Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000

Gönderen Konu: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000  (Okunma sayısı 6880 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

YasarAmca

  • Administrator
  • *
  • İleti: 708
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 43483 kez
  • Rep Puanı: 131
  • Cinsiyet: Bay
    • Ilahi-Ezgi.com
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000
« : 29 Nisan 2009, 02:47:12 »
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000 - 320 Kbps + Wav
7 / 00:00:50:33 / 115,73 MB - 510,31 MB





Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000 - 320 Kbps - Wav (7 / 50:33)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Dursun Ali Erzincanlı - 01 Faran Dağlarında Açan Sevgili  08:38
Dursun Ali Erzincanlı - 02 Hadra Yağmurları  03:35
Dursun Ali Erzincanlı - 03 Ummanında Kaybolduğum Nursun  04:18
Dursun Ali Erzincanlı - 04 Tevbe  08:22
Dursun Ali Erzincanlı - 05 Yağmur  12:41
Dursun Ali Erzincanlı - 06 Medine  02:23
Dursun Ali Erzincanlı - 07 Nat'ı Şerif  10:34

Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)


NOT: 1. ESER 128 Kbps'dir...
« Son Düzenleme: 25 Nisan 2022, 14:13:08 Gönderen: HARUN »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: münih, admnbr342, Efendi, hiranurticaret, maden, suraka, tamirci, alirizapeker, Beyaz-NUR, zesapa, okt_337, 82_yusuf, darkwhitex, Sözlerin Dili, Asikovboy, catakli28, alaattin, menomenli, xkarginx, yunus emre54, ozdemir2626, cennet vadisi, mostar, kara-44, TABİP, Mâh-ı Tâbânım, YILMAZ63, kardelen01, Phoenix Rising, zeynel eren, askhamali, Güllere Sevdalı, tevekkul, aksa-56, ismail486710, nisay, garip81, selim61, blight, mali43, radyomevlana, SORUN, mnevka, saleas, ömerfaruk, refrefsuvarisi, RahmetFm, diyar, seyyah1045, hak aşığı, ayparcam1, cartelnl, zoryasam, HARUN, pelstina, ronaldoapo, CelaleddinYetisgin, katiper, fikosel, Abulbart, kemalorakci, şükrü, Mücahide, SalmNajar, karaca700, hakansen967, Delikartal, bediruhud, yigido8499, chheess, fujimen45, tekdal47, emrekrs, tulek06, s.nezir, KARAHİSARLI ARŞİVCİ, 55li, EBRAR01, talha el barani, zafertalha58, flamenkom, erkandyk23, ahmetmanav, bulent51, M. ALİ, cix2005, sabr_yolcusu, yasaresen, heker, Yakup43, djelhamid, cavusakinal, mwwjk9, istanbul1453, soneranmac, hasanaga00, tufan155, efsane1, Mucahid Reis, sosyal78, B.satıcıoğlu, muhammedhasan, mibura, ksaylik77, ali, Bekir, Emin06, BURAK, may21, frey1966, Dindar, delal0179, Mustafa_23, kemal goktepe, postakutsu, ZeyMer, salih aziz, bluesparrow, Ehlibeyt14, erguvanka, Kerbela, ahmet03salar, yusuf35, gecemavilim, Edhem, 43Kütahya, tespihci baba, Medcezyr, hbilge, ene, hemed, Adembey, ismailuguz, Eagle.1903, efecanacu, Ebu hafsa, sihirmedya, kenan27, Kalbin_Şhryn, eskimezezgiler, kardelen-46, elmaskalem, andrewmemut, Hasan_54, Mehmet kocalılar, Mehmet Dinçel, 61memo, dostadogru23, efsanefmmedya, isayilmaz0148, hakaslan, Sukrubilgin, Uhud, sercan32, ersincetinkaya5778, taner_asilkan

kenankamil

  • Ziyaretçi
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #1 : 05 Mayıs 2011, 06:19:34 »
paylaşım için teşekkür ederim eline sağlık
 

mesut

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1494
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 159 kez
  • Rep Puanı: 5
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #2 : 05 Mayıs 2011, 14:50:58 »
Paylaşım için teşekkürler
 

hamza_571

  • Ziyaretçi
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #3 : 01 Eylül 2011, 14:52:27 »
allahrazı olsun
 

emrah.dedo

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1103
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1068 kez
  • Rep Puanı: 52
  • Cinsiyet: Bay
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #4 : 30 Ekim 2011, 18:55:13 »
SAOL
halka hizmet.hakka hizmettir
 

muvahhidim

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 1698
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1146 kez
  • Rep Puanı: 43
  • Cinsiyet: Bay
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #5 : 09 Aralık 2011, 20:27:21 »
Paylaşım için Allah (c.c) razı olsun..

 

ilahiezgi

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 2958
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1480 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #6 : 19 Ocak 2013, 05:56:06 »
Allah razı olsun.
 

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3762
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 193 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #7 : 28 Ekim 2014, 07:28:07 »
Allah razı olsun.
 

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6033
  • Etkinlik:
    2.6%
  • Tesekkur Edildi: 3646 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #8 : 30 Haziran 2016, 23:15:53 »
Teşekkür ederim ALLAH razı olsun.
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3036
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 536 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #9 : 04 Temmuz 2016, 15:13:10 »
Allah razı olsun
 

aCaD

  • Acemi Üye
  • **
  • İleti: 94
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 48 kez
  • Rep Puanı: 0
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #10 : 05 Temmuz 2016, 01:29:50 »
Allah razı olsun
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3036
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 536 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #11 : 13 Ekim 2016, 20:31:26 »
Allah razı olsun
 

yigido8499

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 127
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 5 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #12 : 05 Nisan 2017, 12:55:15 »
Allah razı olsun...
 

chheess

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 106
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 3 kez
  • Rep Puanı: 0
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #13 : 17 Nisan 2017, 13:03:57 »
sağol
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3036
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 536 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #14 : 02 Eylül 2017, 19:52:27 »
Allah razı olsun
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9348
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2295 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #15 : 04 Aralık 2017, 14:20:37 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

erkandyk23

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1314
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 327 kez
  • Rep Puanı: 3
  • Cinsiyet: Bay
  • ÇORUM
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #16 : 29 Ocak 2018, 19:59:30 »
PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.
EMEĞİNİZE VE ELLERİNİZE SAĞLIK SAĞOLUN...
DARISI DİĞER ALBÜMLERE...
 

mehmet55

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 100
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 10 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #17 : 21 Eylül 2018, 21:00:24 »
Çok sağolun
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3036
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 536 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #18 : 29 Kasım 2018, 22:07:49 »
Allah razı olsun
 

emrekrs

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1223
  • Etkinlik:
    4.4%
  • Tesekkur Edildi: 145 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #19 : 19 Aralık 2018, 16:15:51 »
Allah razı olsun emeqinize saqlık teşekkürler
كُنْ فَيَكُونُ
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6996
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 238 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #20 : 07 Mart 2019, 10:07:10 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

hasanyöndem

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 3277
  • Etkinlik:
    1.2%
  • Tesekkur Edildi: 1516 kez
  • Rep Puanı: 151
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #21 : 27 Mayıs 2021, 19:28:27 »
:

Sessizlik; söyleyecek sözü olmayanın değil, boş lafta gözü olmayanın işidir
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3615
  • Etkinlik:
    2.6%
  • Tesekkur Edildi: 851 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #22 : 09 Ağustos 2021, 01:07:53 »
UMMANINDA KAYBOLDUĞUM NURSUN
Ummanında Kaybolduğum nursun.
Mecnun’un Leyla’da aradığı, yandığı,
Çöllerde kana kana yudumladığı Senin sevgindi.
Annesiz bir çocuğun Anne diye uzandığı,
Babasız gecelerde Baba diye andığı Sensin.
Soğuk ve insaf bilmez yanlızlıklarda hangi hasta vardır;
Gözyaşı döksün de o yaşlar senin avucuna damlamasın?
Hangi masum,hangi mazlum vardır ki ?
O merhamet deryası yüreğini sığınak yapmasın….
Ey Sultan-ı Levlâk! Kardanadamıyla güneşe çalım satan
Bir çocuğa bakar gibi baktın bize.
Sağnak yağmur altında ateş yakan bir yolcuyu
İzler gibi izledin.Bilmiyorlar Allah’ım dedin;
Bilselerdi yapmazlardı…
Herşeyin önü O’ndan sonu O’na;
Varlıklar adedince Selam Sana, Sâlât Sana….
Ummanında Kaybolduğum Nursun.
Her akşam gurûbla ayrılan heyecanın kucağında görünensin.
Bırak kırk ikindi yağmurları saçlarında gezinsin.
Sensizlikten yorgun düşmüş bakışları avuçlayıp
Semaya ser ve öylece kal.
Sığındığın Rahman’ın Sırdaşı Olarak.
Ben geçici hazların sardığı bedenimde
O beden tabutunun en derininde
Nefsimin esiriyim.Ama SEN :
Ummanında Kaybolduğum Nursun
Azaba ramak kalmış şu dakikalarda
Beni Hayalinle korursun.
Aranan yine SENSİN Saikalarda,
Kutsî perdelerin kalktığı anlarda,Özlemimsin SEN.
Ummanında Kaybolduğum Nursun.
Gölgen vurur düşlerimin yazgısına.
Ben O Nurla Kutsîliği tadarım.
Yüzümde meltemlerden arda kalan serinlik,
Muhabbet; sabahlayan hislerimin en ücra köşesinde
Düşmanım benlik; yalnızca bir benlik.
Yoluma set çeken ve SENİNLE kaybolan basitlik.
Düşündüğünü zincire vuran benim.
Şafakla kaybolan benim.
Ve ellerim SANA uzanır
Ey Sultan-ı Levlâk!
Düşmanını elleriyle besleyen bir insana bakar gibi baktın bize,
İlâcını ateşe atan bir hastayı izler gibi izledin.
Bilmiyorlar Allah’ım dedin,bilselerdi yapmazlardı.
Herşeyin önü O’ndan sonu O’na…
Varlıklar adedince selam SANA, sâlât SANA:
SEN İÇİMDE YANAN TATLI BİR KORSUN,
VE SEN UMMANINDA KAYBOLDUĞUM NURSUN…

NAAT-SECCADEN KUMLARDI
Seccaden kumlardı..
Devirlerden, diyarlardan
Gelip, göklerde buluşan
Ezanların vardı! .
Mescit mümin, minber mümin…
Taşardı kubbelerden tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”..
Ve mübarek geceler dualarımız;
Geri gelmeyen dualardı…
Geceler ki pırıl pırıl
Kandillerin yanardı..
Kapına gelenler ya Muhammed,
– uzaktan, yakından –
Mümin döndüler kapından…
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi…
Konsun – yine – pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler…
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi…
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey resul,
Nerde kaldın ey nebi! ..
Günler ne günlerdi, ya
Muhammed! ..
Çağlar ne çağlardı;
Daha dünyaya gelmeden
Müminlerin vardı…
Ve bir gün ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime’nin kucağında,
Abdullahın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı..
Hatice’nin goncası
Aişe’nin gülüydün..
Ümmetin göz bebeği
Göklerinresulüydün..
Elçi geldin, elçiler gönderdin;
Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin,
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan;
Medine’ye göçerdin..
Biz,
Bu dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed!
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor…
Diller, sayfalar, satırlar
“ebu leheb öldü” diyorlar;
Ebu leheb ölmedi ya Muhammed!
Ebu cehil; kıt’alar dolaşıyor…
Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi ey nebi!
Adına alışkın dudaklarımız..
Artık yolunu bilmiyor,
Artık yolunu unuttu
Ayaklarımız
Kabene siyahlar
Yakışmamıştır ya Muhammed!
Bugünkü kadar!
Hased gururla savaşta;
Gurur; kaf dağında derebeyi..
Onu da yaralarlar kanadından
Gelse bir şefkat meleği..
İyiliğin türbesine,
Türbedar oldu iyi..
Vicdanlar sakat
Çıkmadan ya Muhammed yarına!
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına…
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi taiftir, kimi hayberdir…
Fethedemedik ya Muhammed
Senelerdir…
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi;
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi…
Günahın kursağında
Haramların peteği..
Bayram yaptı yabanlar
Semave’yi boşaltıp;
Save’yi dolduranlar
Atını hendeklerden – bir atlayışta –
Aşırdı aşıranlar..
Ağlasın yesrib!
Ağlasın selmanlar…
Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı…
Yere dökülmeyecekti ey nebi!
Yabanların gözünde kalacaktı!
Konsun – yine – pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler…
Ne oldu ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar, taşlar
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar….
Uçsuz bucaksız çöllerde
Yine izler gelenlerin;
Yollar gideceklerindir….
Şu tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir.
Örümcek ne havada
Ne suda, ne yerdeydi
Hakkı göremeyen
Gözlerdeydi
Şu kuytu cinlerin mi, perilerin yurdu mu,
Şu yuva ki bilinmez;
Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi
Kumru mu..
Kuşlarını bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu..
Ey abva’da yatan ölü,
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hatıran uyusun çöllerin,
Ilık kumlarıyla örtülü..
Dinleyene hala
Çöller ses verir….
Yaleyl, susar,
Uğultular gelir…
Mersiye okur uhud,
Kaside söyler bedir;
Sen de bir hac günü
Başta muhammed, yanında
Ebu bekir,
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü,
Destan yap ey şehir!
Konsun – yine – pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler…
Vicdanlar sakat
Çıkmadan ya Muhammed yarına!
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Adem oğullarına…
Yüreklerden taşsın
Yine imanlar!
Itri, bestelesin tekbirini;
Evliya okusun kur’anlar..
Ve kur’anı göz nuruyla çoğaltsın
Kayışzade osmanlar…
Na’tını galib yazsın, mevlidini
Süleymanlar..
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin sinanlar..
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel ey Muhammed!
Bahardır
Dudaklar ardında saklı
“amin”lerimiz vardır..
Hacdan döner gibi gel……….
Miraçtan iner gibi gel………..
Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanat, ruzgar kanat;
Hızır kanat, cibril kanat,
Nisan kanat, bahar kanat;
Ayetlerini ezber bilen,
Yapraklar kanat…
Açılsın göklerin kapıları
Açılsın perdeler, kat kat..
Çöllere dökülsün yıldızlar,
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar..
Çöl gecelerinden yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilal-i habeşi sustuysa;
Ezanlarını davud okusun!
Konsun – yine – pervazlara
Güvercinler,
“hu hu” lara karışsın
Aminler,…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey fatihalar, yasinler…

YAĞMUR
Vareden’in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kâinat
Yıllardır bozbulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayat köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi’nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayanlız ve kurak
Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü
Düşmanlık içimizde, dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü
Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu, Pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sukutu yar, sevinci dualar kadar derin
Çaresiz bir takvimden yanlızlığa gün saydım
Bir çezir yaşadım ki, yaşanmamış, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü
Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hira’dan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler şahının hayelleri
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Sarardı yeşil yaprak; dal koptu, fidan düştü
Baykuşa çifte yalı, bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü.
Dolaşan ben olsaydım save’nin damarında
Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarsaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü
Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü
Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva’da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya
Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oyma oymak kemirdi gururumu
Bahira’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı, kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor, hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü
Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat, toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların
Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlamış düşünceler
Okşadığı bir parça kumaş da ben olsaydım
Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karadı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü
Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
Sel gider ve zülmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, birgün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından
Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben osaydım
Şehirler kabus dolu, köylere duman düştü
Tersine döndü herşey sanki, asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki, dertleri aşmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar, girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Saşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin
Saatlerin ardında hep kendimi aradım
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
Ay gibisin Güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra’yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin
Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor duğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü
Islaklığı sanadır ahımın, efganımın
İçimde hicranımla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin
Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Küreyş de ben olsaydım
Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü
Nefesinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahsenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter sususluğu evrenin
Sana mü’mindir sema; sana muhtaçtır zemin
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü
Zedenlendi sağ duyu; körleşen iz’an düştü
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

HADRA YAĞMURLARI
İkindinin ıslandığını da gördü bu gözler
Yeşil kubbenin gözlerdeki ikramı devam ederken ,
Vakit ikindiye vurur Medine’de
Nakşi Şeyhinin dergâhında sessizlik yudumlanır
Buhara pilavına katılan parça etler zamana düşülmüş veli notu gibidir
Zekeriya Efendi; kemik yok adeta bir et yığını
Sanılır ki kar taneleri bu yüzden almıştır rengini
Gözüm Zekeriya Efendi de, kalbim uyuyan çocuk gibi
Ve kulağım ezanda
Mescidi Nebevi’de cemaata yetişmek
Aşina vakitlere, garip vakit girmesin diye ve vakitsiz kararan hava
Önce derinden, sonra göklerinden yere inen gürültü
Semayı bir el tutup yırtıyor, evet yırtıyor gibi
Bir başka yerde olsa korku beni yoğurur, ruhumun kemikleri kırılır gibi olur
Ama bir an nerde olduğumu düşündüm, burası Sevgili’nin yurdu
Bütün şehirler toplansa bir beden olsa, bu şehir o bedenin latif kalbi olurdu…
Kalbimde bir serinlik, rahatlama ve güven
Ne olursa olsun dedik, nasılsa O’na yakın
O ki kâinatın gözbebeği ve sevgilisi Hakk’ın
Sonra yağmur, bardaktan boşalırcasına değil, semadan boşalırcasına
Ama cemaat;
Vakit yaklaştıkça yaklaştı, yağmur dursun demedik, hatta dedik ki :
“Islanıyorsa şu an gözbebeği Medine biz niye ıslanmayalım, bu endişe de niye?”
Ceylanın gözlerine hatırlatan seccadem bir taç gibi başımda
Gözyaşıyla ıslatmak nasip olmadı ama ıslansın diye Medine yağmurlarında
Kendimi attım Şeyh dergâhından, yeryüzünün ne latif kalbi olan Medine’nin kucağına…
Ve yürüdüm, ıslandım, yürüdüm ve ıslandım…
Yol boyunca Andelibi Zişan efendimizi andım…
Medine sokaklarında yürüyüpte bir an nerdeyim derseniz
Aklınıza ilk gelen Yeşil Kubbe oluyor
Ve annesini arayan çocuk yüreği gibi gözleriniz O’nu arıyor!
Çok şükür yetiştim zamanında davete
Medine’nin saçları ıslanırken yağmurda
O yağmurdan nasip almış seccadem hala o yağmurların kokusunu taşıyor
Kıldığım namazlarda secdeye uzanınca Medine yağmurları alnımdan öpüyor..

TEVBE(EN SEVGİLİYE)
Evladının acısıyla yanan bir anne kalkıp uzatırsa dergâhına titreyen ellerini bu tövbemi sunuyorum o ellerle birlikte
Gecenin bir vaktinde herkes istediğiyle, sevdiğiyle hemhalken; yetim kalmış bir yürek sessiz sessiz ağlarken bakarsa bir an olsun yıldızsız gökyüzüne ve melekleri inleten bir edayla seslenip derse derinden ve LEBBEYK nidaları gelirse göklerinden, o öksüz haykırışa katıyorum tövbemi
Günahları yüzünden mahkûm olur ya insan, kimse görmesin diye görüp gülmesin diye kirlenen ellerini
kapatır ya yüzüne ve günlerce acıyla inim inim inler ya; vicdanından yükselen alev gibi bin sesle uykusuz gecelerin ışıdığı zamanda karanlığın gündüze yakın olduğu anda secdelere kapanıp YA RABBİM ben pişmanım, ben pişmanım EY RAHMAN diyerek geçer ya kendisinden o pişman baygınlığa sunuyorum tövbemi
Rahmeti yok etmek için yola çıkan ÖMER’e, kız kardeşine karşı bazen şefkatli abi, bazen güvenli baba. HATTAB OĞLU ÖMER’in eline bulaştığı kardeşinin kanıyla, sonra aynı ÖMER’in Peygamber nazarını gözleriyle içerken günahlara döktüğü inci taneleriyle süslüyorum tövbemi
Kendisinden başka ilah olmayan SÜPHAN, zalimlerden oldum ki merhamete muhtacım, huzuruna alsan da beni böyle perişan, benim hakkımda olan hükmün başımda tacım
Simsiyah ve pis köle diye hakaretler var Habeşlinin gözlerinde; güneş batmayı hiç bu kadar istememiştir, çöl serinliğe böylesine hasret duymamış ve bir taş pamuk kadar hafif olmayı bu denli istememiştir. Çünkü bir BİLAL vardır ortada ve kucağında bir kaya. İnkâr tekliflerine ızdırap yüklü o dil taptaze bir ruhla cevabı dillendirir: BİR BİR. Kumların üstündeki O simsiyah bedenden dökülen terlerle yıkıyorum tövbemi
Savaştan dönen nazlı NEBİ! Üstü başı toz toprak içinde. Onu bu halde merhamet timsali kızı FATIMATÜZZEHRA görünce gözyaşlarına engel olamaz. Bir yandan babacığının yüzünü gözünü siler, bir yandan da anne gibi konuşur: “Seni yaradana kurban olayım. Sana böyle ne yaptılar.” Ey FATIMA yakışmasa da bu varlık o ismi anmaya, seni her anışta anne dedim, FATIMA annem dedim. Bir menekşem var şimdi ismini HÜSEYİN koydum. Ona her su verişte içimin KERBELASI serinler. Sonra sen sanki tebessüm edersin ötelerden. Senin o güzel ismine katıyorum tövbemi.
Ahhhhhhh TAİF! Dünya kendi haline bırakılsa dönmezdi. İyice yaklaşarak kavururdu dünyayı güneş kendi haline bırakılsaydı eğer. Toprak parça parça bölünür TAİF denen noktada dağlar dümdüz olurdu, O evet deseydi eğer. Binbir umutla gelen göklerin sevgilisi, yerlerin efendisi sızıyı yudumladı ve gök ehli ağladı. Ona atılan her taş sonsuza dek mahsun kalacak. O bir evet deseydi sineler çatlayacak, TAİF yok olacaktı ama kanlar içinde ellerini kaldırıp “ALLAHım” dedi RESUL. Bir anda her şey sustu İSRAFİL doğruldu, MİKAİL doğruldu, AZRAİLde pür dikkat ve hüzün CEBRAİL’de. Melekler ihtizazda, işaret bekliyor arş, kainatta tek ses yok. Çünkü arşa doğru uzanan bu eller MUHAMMEDe (sas) aitti ve biliyor ki alem O ne istese olur, sema biliyor ki reddedilmez isteği “ALLAHım” dediyse HABİB, hele acı içinde gözlerinde yaş baktıysa maveraya kanı donar dünyanın, ukbanın donar kanı. Açıldı son NEBİnin nurdan nur dudakları ve seslendi yarine “ALLAHım acziyetimi sana şikayet ediyorum sana şikayet ediyorum acziyetimi” kainatı titreten bu şefkat seslenişiyle sunuyorum tövbemi.
Kendisinden başka ilah olmayan SÜPHAN, zalimlerden oldum ki merhamete muhtacım, huzuruna alsan da beni böyle perişan, benim hakkımda olan hükmün başımda tacım
ALLAHım günahkar bir sesleniştir bu günahların yükselemeyeceği yüce katına. Şanın ne yücedir SENin ki MÜLK elindedir ve SEN her şeye KADİRsin. KUDRETtin her şeye galiptir ve SEN çok bağışlayansın. Yedi göğü birbiriyle ahenk içinde yaratan SENsin, dünya semasını kandillerle süsleyensin. SENin ilmin en gizli işlerin bütün inceliğine nüfuz eder. SEN her şeyden hakkıyla haberdarsın, haberdarsın benden. Dünümden, bugünümden ve yarınımdan. Bir ömrü işte böyle yele verdim savurdum, şimdi pişman perişan gelip duaya durdum. Geçmişi ve geleceği yüreğime aldım da kendimi avuttum, nefsimi unuttum. Kalbimin cennetinde nefsime uyan ADEM o yüce dergahına gözlerimden seslenir ve NUH toplar kalbimde ne kadar duygu varsa nefsimin tufanından korumaya çalışır İBRAHİM’in ateşe atıldığı mancınık yüreğimdedir benim, EYYUP bana sabreder
Kendisinden başka ilah olmayan SÜPHAN, zalimlerden oldum ki merhamete muhtacım, huzuruna alsan da beni böyle perişan, benim hakkımda olan hükmün başımda tacım

MEDİNE
Bu Ağustos’u ilk defa görüyorum,
Tanıdık mı tanıdık, aşina mı aşina,
Bir gece bu kadar mı sıcak olur ?
Ve bir gece bu kadar mı güzeldir ?
Bu geceyi ilk defa görüyorum,
Yorgunluğu unutmuş onlarca insan,
Hepsinin gözlerinde çocuksu bir merak, çocuksu bir huzur,
Bu hali ilk defa görüyorum,
Hangisine dokunsam sevinçten ağlayacak,
Bayramlık almış çocuklar gibi masum bir neşe,
Mesafeler kısaldıkça Medine yaklaşıyor,
Bu bir rüya mı Allah’ım ?
Bu ne güzel rüya Allah’ım,
Şafak sökünce Sevgili’nin yurdunda mı olacağız ?
Bu hiç beklenmedik bir yolculuk,
Beklenmedik bir davetle başlanan,
Ve beklenmedik bir kabul gerçekleşiyor sanki
Yıllar yılı hasret çek ama, o hasretin yükünü bir sonraki güne,
Başkaları gidince o vuslat düğününe, özlemle biriktir,
“Daha çok öte de” diyen hayal dünyana bırak,
Sonra uzan ve uyu, tam uykuya dalarken biri uyandırıp diyor ki:
“Vakit geldi, kalk bakalım, işte vuslat gecesi”
Bu vuslatı ilk defa yaşıyorum
Medine yolcuları toparlanıyor, vakit geldi işte,
İşte vaktin gayesi, gece gündüze dönüşürken,
Gecenin son, gündüzün ilk hediyesi,
Yemyeşil bir kubbe, Sevgili’nin yurdu Medine,
Ey Medine !
Ben bu yurda ilk kez geliyorum,
Ve ilk kez ruhumla yürüyorum.

FARAN DAĞLARINDA AÇAN SEVGİLİ
Selam sana nazlı nebi
Selam sana gözbebeği
Mevla’nın kudretiyle selam.
Selam sana nur-i dilara
Selam sana hakk habibi
Rahman’ın kudretiyle selam.
Selam sana andelib_i zişan
Selam sana muhammedi
Cebrail’in yüreğiyle selam
İbrahimce selam sana
Rahimce selam sana
Gafurca selam.
Selam sana ey yetimler padişahı
Selam sana ahmedi nefesli yar
Eyyupça selam sana
Selam sana ya habiballah
Selam sana ya nebiallah
Selam sana ya resulallah.
Ya resulallah
Sen, sevmek için istenen
Can, dudakta istenen
Sevda ikliminin en güzel mevsiminin
En güzel çiçeğisin.
Cemre gibi düştün kainatın kışına
Bahar, senin elinde doğdu
Senin elinle indi toprağa
Öyle bir sevildin ki
Candan aziz bilerek
Uğruna can verildi
Ama bu, ölüm değildi
Adını bir kez anan
Bir kez gönülden anan
Rahmetin nur kaynağı gözlerinde dirildi
Şimdi biz de seni anıyoruz
Mevla’mızın yeminleriyle anıyoruz seni
Ey faran dağları’nda açan sevgili
Fecre
On geceye
Her şeyin çiftine ve tekine
Akşamın alacakaranlığına
Kararıp bürüdüğü zaman geceye
Açılıp aydınlattığı zaman
Gündüze and olsun ki
Sen olunca sitem yok
Serzeniş yok
Eyvah yok
Alemlere ambersin
O’ndan başka ilah yok
Sen, en son peygambersin.
Beni ilk öksüz oluşun vurdu
Yetim kalışın yaraladı önce
Elden ele dolaşmıştın
Herkesin gözbebeğiydin
Ama mahzun
Ama kederli
Bir yanın arşa kadar azamet
Bir yanın ürkek
Mekke akşamları yanar
Verdiğin her nefeste
Ve gökten inen bir sesle
Allah korumasına alır.
Senin derdin allah’tı
Hüznün kederin allah
Senin dostun allah’tı
Sana en yakın allah.
Biz seni göremedik ya resulallah
Uhud dağı’nı seyrettik
Okçular tepesinden bir sabah
Bir medine sabahında
Uhud’u seyrettik
Seni göremedik
Ebu ubeyde bin cerrah sanki ordaydı
Sanki mübarek yüzüne batan miğfer halkalarını
Dişleriyle sökmek için nefes nefeseydi
Kalbi yerinden fırlayacakmış gibiydi
Seni öyle seviyordu ki
Tenine bir dikenin batması bile
O kalbi durdururdu.
Biz seni göremedik ya resulallah
Uhud’u gördük bir sabah
Malik bin sinan olamadık
Mübarek kanının, kanına karıştığı
Malik bin sinan sanki oradaydı
Ve inemedik okçular tepesinden
Sanki sen inin demeden inersek
Uhud tekrar cehenneme dönerdi.
Ey faran dağları’nda açan sevgili
Güneşe ve onun ışığına
Ardından gelmekte olan aya
Onu ortaya koyan gündüze
Onu bürüyen geceye
Göğe ve onu meydana koyana
Yere ve onu yayana and olsun ki
Sen olunca sitem yok
Serzeniş yok
Eyvah yok
Alemlere ambersin
O’ndan başka ilah yok
Sen, en son peygambersin
Vazgeçtim seni hep ötelerde aramaktan
Seni yüzyıllar öncesine hapsetmekten vazgeçtim
Mesafelerden usandım ya resulallah
Sana sesleniyorum
Alemlere rahmetsin
Seslenince yanımdasın
Burdasın
Günahkarım
Ama sen günahkarların umudusun
Temizle beni ya resulallah!
Mescid-i nebevi’de gördüm
Mübarek sözlerinden birini süsleyip duvara asmışlar:
“benim şefaatim, ümmetimden büyük günahları olanlar için.”
Buyurmuşsun
İçimde her şey üşür, rüzgar üşür, yağmur üşür, dua üşür, melekler üşür
Isıtırsan bir sen ısıtırsın
Medine’ye akan nur gibi ak kalbime
Ey ban u cihan
Yorgunum
Güçsüzüm
Çaresizim
Sen çaresizlerin yardımcısısın
Yüreğimi koşturdum
Sana doğru
Çatlarcasına koşturdum
Kimseye hakkım yok
Huzurunda sana ait varlıkları dava etmem
Ben bir davalıyım
Tükendim ya resulallah
Hicretimi kabul et ya resulallah!
Hicretimi kabul et.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

Hasan_54

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 4088
  • Etkinlik:
    3.2%
  • Tesekkur Edildi: 459 kez
  • Rep Puanı: 150
  • Cinsiyet: Bay
  • ☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽
    • MEKKE FM
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 (2000)
« Yanıtla #23 : 08 Kasım 2021, 01:47:40 »
Emeği Geçenlerden Allah Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Merkez :  Sakarya
 

HARUN

  • Administrator
  • *
  • İleti: 3256
  • Etkinlik:
    3.4%
  • Tesekkur Edildi: 31169 kez
  • Rep Puanı: 3
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000
« Yanıtla #24 : 22 Nisan 2022, 12:19:47 »
320 Kbps + Wav Kalite Güncellendi...
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: 82_yusuf, hakansen967

radyomevlana

  • Acemi Üye
  • **
  • İleti: 56
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 16 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000
« Yanıtla #25 : 23 Nisan 2022, 02:44:39 »
Allah razı olsun
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: HARUN

andrewmemut

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2613
  • Etkinlik:
    0.2%
  • Tesekkur Edildi: 243 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 1 2000
« Yanıtla #26 : 29 Eylül 2023, 01:45:08 »
ALLAH Razı Olsun Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık çok Teşekkür ederim