Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)

Gönderen Konu: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)  (Okunma sayısı 5280 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

YasarAmca

  • Administrator
  • *
  • İleti: 708
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 43321 kez
  • Rep Puanı: 131
  • Cinsiyet: Bay
    • Ilahi-Ezgi.com
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« : 29 Nisan 2009, 02:55:39 »
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 2003 320 Kbps + Flac
9 / 00:50:34 / 320 Kbps: 115.2 MB Flac: 266.4 MB






Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 2003 320 Kbps + Flac (9 / 50:34)
---------------------------------------------------------------------------------------

Dursun Ali Erzincanlı - 01 Mirac  06:40
Dursun Ali Erzincanlı - 02 Gelseydin  05:23
Dursun Ali Erzincanlı - 03 Beni Yalnız Bırakma  03:45
Dursun Ali Erzincanlı - 04 Ben Böyle Olmamalıydım  03:30
Dursun Ali Erzincanlı - 05 Ey Can  06:01
Dursun Ali Erzincanlı - 06 Uhud  10:11
Dursun Ali Erzincanlı - 07 Kaside-i Bürde  06:16
Dursun Ali Erzincanlı - 08 Senin Gibi  07:54
Dursun Ali Erzincanlı - 09 Kaside-i Bürde (Enstrumantal00:54


Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)


kenankamil

  • Ziyaretçi
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #1 : 05 Mayıs 2011, 06:19:54 »
paylaşım için teşekkür ederim eline sağlık
 

mesut

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1494
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 158 kez
  • Rep Puanı: 5
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #2 : 05 Mayıs 2011, 14:50:43 »
Paylaşım için teşekkürler
 

emrah.dedo

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1103
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1067 kez
  • Rep Puanı: 52
  • Cinsiyet: Bay
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #3 : 30 Ekim 2011, 19:07:16 »
ALLAH SIZE KULUM DESIN
halka hizmet.hakka hizmettir
 

muvahhidim

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 1699
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1145 kez
  • Rep Puanı: 43
  • Cinsiyet: Bay
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #4 : 09 Aralık 2011, 20:28:33 »
Paylaşım için Allah (c.c) razı olsun..

 

ilahiezgi

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 2959
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1476 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #5 : 19 Ocak 2013, 05:55:33 »
Allah razı olsun.
 

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3763
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 192 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #6 : 28 Ekim 2014, 07:29:56 »
Allah razı olsun.
 

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6020
  • Etkinlik:
    1.4%
  • Tesekkur Edildi: 3629 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #7 : 30 Haziran 2016, 23:15:07 »
Teşekkür ederim ALLAH razı olsun
 

esc123

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 7
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #8 : 25 Temmuz 2016, 15:48:06 »
Hem bilgilendirici hem duygulandıracak bi tarzı ve içeriği var albümnlerinin. Teşekkürler.
 

yigido8499

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 127
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 5 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #9 : 05 Nisan 2017, 13:10:42 »
Allah razı olsun...
 

erkandyk23

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1312
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 323 kez
  • Rep Puanı: 3
  • Cinsiyet: Bay
  • ÇORUM
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #10 : 29 Ocak 2018, 19:56:33 »
PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.
EMEĞİNİZE VE ELLERİNİZE SAĞLIK SAĞOLUN...
DARISI DİĞER ALBÜMLERE...
 

mehmet55

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 100
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 10 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #11 : 21 Eylül 2018, 21:13:14 »
ALLAH RAZI OLSUN
 

recep

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2
  • Etkinlik:
    0%
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #12 : 24 Eylül 2018, 08:38:47 »
Teşekkürler
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9349
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2292 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #13 : 08 Kasım 2018, 12:47:04 »
ALLAH (C.C.) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler.
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık.
 

emrekrs

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1201
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 143 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #14 : 19 Aralık 2018, 16:14:59 »
Allah razı olsun emeqinize saqlık teşekkürler
كُنْ فَيَكُونُ
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6997
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 238 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #15 : 07 Mart 2019, 10:07:30 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

hasanyöndem

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 3272
  • Etkinlik:
    1%
  • Tesekkur Edildi: 1507 kez
  • Rep Puanı: 151
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #16 : 27 Mayıs 2021, 19:05:45 »

Sessizlik; söyleyecek sözü olmayanın değil, boş lafta gözü olmayanın işidir
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

Hasan_54

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 4073
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 436 kez
  • Rep Puanı: 150
  • Cinsiyet: Bay
  • ☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽
    • MEKKE FM
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #17 : 08 Kasım 2021, 01:45:06 »
Emeği Geçenlerden Allah Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Merkez :  Sakarya
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3609
  • Etkinlik:
    2.2%
  • Tesekkur Edildi: 840 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #18 : 16 Ocak 2022, 09:48:45 »
MİRAC
Kapatın gözlerinizi
Ve karanlığı seyredin.
İşte böyle bir gece.
Mekke’de bir gece
Yorgunluk havada
Gariplik suda
Simsiyah bir sessizlik
Uyku bile uykuda.
Kâbe’nin hatîm kısmında
Yanı üzre yatan biri var
Yıl hüzün yılı
Ebu Talib yok
Yıl hüzün yılı
Vefakâr eş
Haticetül kübrâ yok.
Kâbe’nin hatîm kısmında
Yanı üzre yatan biri var
Teselli arayan kalp
Hüzünle çarpan kalp
O’nun kalbi.
Ve ayak sesleri
Yıldızlar ışıldıyor.
Bu ayak sesleri göklerden
Yol veriyor yıldızlar.
Semâdan inenler var.
İzin verseydi Allah
Kâinat inerdi yere
Çünkü kâbe’nin hatîm kısmında yatan
Sultân-ı levlâk’tır.
Habîb-i zîşândır o
Nur-u hüda’dır.
Merhamet ufkunun nazlı güneşi
Kainatın biricik çiçeğidir o.
İzin verseydi allah
Âlemler inerdi yere
Oysa emir yalnız cebrail’e
Ve yalnız cebrail iner yere
Kalk ya rasulallah
Semada melekler seni bekler
Taif’te taşlanan yüzüne hasret
Alaya alınan sözüne hasret
Seni bekler melekler.
Yer yüzünde vefa yok mu?
Seni teselli edecek birini mi arıyor kalbin.
Sevdiklerin bir bir uçuyor mu elinden?
Davetini hafife mı aldılar?
Üzülme ve aç gözlerini
Öteler bekliyor seni
Bu gece kainat adını anacak,
Aç gözlerini ki alemler nazarına kanacak.
Burak, senin için uçacak.
Aç gözlerini ya habiballah
Bu gecenin adına isra diyecek allah.
Ey yedi kat sema aç kapılarını,
Ve haber ver hasretle bekleyen peygamberlere
Deki hazreti Adem’e;
Cennetin kapısına adı yazılan
İsminin hatrına af istediğin
Salih oğul geliyor.
Söyle İsa’ya:
Kuytu köşelerde
Havarilerinle Allah’a sığınırken,
Bir adım ötedeymiş gibi kokusunu aldığın
Ve insanlığa gelişini müjdelediğin
Ahmet geliyor.
Yusuf’a, İdris’e, Harun’a söyle
Musa’ya deki:
Vasıflarına hayran olup da
Ümmetinden olmak istediğin
Salih kardeş geliyor.
Müjde ver İbrahim Peygamber’e:
Dua dua yalvarıp
Gelmesini istediğin oğul geliyor
Aç kapılarını ey yedi kat sema
Bu gelen Muhammed Mustafa
Cebrail yol gösterir
Ve yürür sultanlar sultanı
Bu nasıl bir yürüyüştür.
Bu nasıl bir eda?
İnci inci ter mübarek alınlarında
Baştan ayağa edep var
Attığı her adımda.
Sultanım,
Cennetler gösterilirken o gece
Ümmetini hayal ettin mi cennette?
Cehennemin alevleri selamlarken seni,
Gözyaşlarını gördü mü Cebrail?
Ümmetim dedin mi?
Sen unutmazsın bizi bunda kuşku yok
Tahiyyat duası haber verdi bize
Sen bizi hiçbir yerde
Hiçbir zaman unutmadın
İnşallah biz de seni unutanlardan olmayız.
Allah seni unutturmasın bize.
Bir söz sultanının dediği gibi
Eğer günahlarımızdan dolayı girersek cehenneme
Ve Allah biran olsun açarsa ufkumuzu
Talaal bedru aleyna diyeceğiz.
Miraç gecesi
Yürüdü rasulullah
Cebrail önde
Bir gece yürüyüşüyle
Yürüdüler… Yükseldiler.
Yükseldikçe yükseldiler.
Cebrail durdu birden,
Ya rasulallah, benimle buraya kadar.
Efendimiz niçin diye sordu
Burası sidre-i münteha’dır
Bir adım daha atarsam, yanarım, kavrulurum.
Allah rasulu, sordular:
Nasıl gidilir sidre-i münteha’da?
Cibril-i emin cevap verdi:
Aşkla!
Aşkla gidilir ya rasulallah
Aşkla gidilir ya habiballah
Aşkla gidilir ya nebiyyallah
Yürü sultanım yol senindir!
Aşk vadisinde mühür senin.
Söz senindir hal senindir.
Muhabbetin adı sensin.
Varlıkların tadı sensin
Yürü ve selamını ilet
Gözü yaşlı ümmetinin
Sensiz bunca yetimin
İlet selamını
Ahir zamanın ahını
Yüceler yücesine ilet
Sultanım
Sen dönerken miraçtan
İlahi hediyelerle
Bizim için miraç olan
Beş vakit namazla,
Bakara suresinin son iki ayetiyle
Ve şirke düşmeyenin affedilebileceği müjdesiyle
Dönerken sen miraçtan
Biz ahir zamandan
Ebu Bekir edasıyla bakıyoruz sana
“O söylediyse doğrudur”
Rasulullah söylediyse doğrudur.
Ve bir ayetin sıcaklğı sarıyor
Kainatin kalbini:
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan allah
Kulunu geceleyin mescid-i haram’dan alıp,
Kendisine bir takım ayetler gösterelim diye
Etrafını mübarek kıldığımız
Mescid-i aksa’ya götürdü.
Çünkü, işiten ve bilen odur.
Şimdi açın gözlerinizi
Ve mîrâc’a hazırlanın

GELSEYDİN
Sevgili!
Ümmü Mektum gibi
Seni görmeden sana sesleniyoruz
Alıp verdiğin nefesi duyar gibi
Sanki açınca gözlerimizi
Seni görecekmişiz gibi
Sana sesleniyoruz.
Senin huzurunda ses yükselmez.
Edeple konuşulur; edeple susulur.
Hele biz ki bu kapının dilencileri,
El açıp beklemekten başka
Bize bir şey düşmezdi ama
Şu araya giren yıllar olmasa
Medine'ne uzak yollar olmasa
İsmin anılınca yürek yanmasa
Kapında beklemekten başka
Bize bir şey düşmezdi.
Bekliyoruz Sultânım!
Rüyada olsa bile
Belki teşrif edersin diye
Hem de hiç kimseyi beklemediğimiz gibi.
Seni bekliyoruz.
Gelseydin,
Bizim için cennet olurdu gelişin.
Gelseydin,
Saadetli asrından gönderdiğin selâmını,
'Kardeşlerim' deyişini
Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün.
Gelseydin,
Dolaşsaydın sofralarımızı,
Bir tabak fazla görecektin,
Bir bardak, bir kaşık fazla...
Ve sofrada bir yer boş,
Baş köşe! ..
Ola ki Sen(A.S.M.) lutfeder gelirsin diye.
Gelseydin,
Dolaşsaydın gecelerimizi,
O 'Kutlu Doğum' gecelerini,
Anneler görecektin.
Yeni doğmuşsun gibi,
Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi,
Mışıl mışıl uyuyasın diye
Seni sabahlara kadar
Hayalen ayaklarında sallayan anneler görecektin.
Sevgili!
Gelseydin,
Medine-i Münevvere'den dünyaya yayılan Ashabın gibi,
Eyyüb Sultan gibi,
Kab bin Malik gibi,
Bir fecir vaktinde,
Henüz yirmisinde yirmi beşinde,
Bırakarak yurtlarını ocaklarını,
Hedeflerine ilahi rızayı koyan,
Arkalarına bakmayı ar sayan,
Yiğitler görecektin.
Onlar senin yiğidin,
Elleri, o öpülesi elleri,
Kimbilir hangi memleketin zemheri soğuklarında üşürken,
Senin köyünün hayaliyle ısındılar.
Gelseydin,
Gecenin zifiri karanlığında,
Uykunun en tatlı aralığında,
Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa
Gençler görecektin.
Gözyaşı dökerken günahlarına,
Veysel Karani'den istediğin gibi,
İnsanlığa dua eden gençler görecektin.
Gelseydin,
Asr-ı saadet gibi olmasa da,
Koklanmaya değer güllerimiz vardı.
Yine senin ikliminde yetişen.
Ama sen gelseydin,
Dikenler bile gül kokardı EFENDİM(A.S.M.) ! ! !
Seninle göz göze gelmeden gizli gizli seni seyretmek...
Hz.Vahşi gibi...
Hani sen Hane-i Saadet'ten Mescid-i Nebevi'ye giderken
Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı.
Seni mescidin önünde bekleyen Ashabı'nınsa
Bakışları yerdeydi.
Edepten göz göze gelmezlerdi.
Sende(A.S.M.) tebessüle nazar ederdin.
Mütebessim çehreni bir Ebu Bekir(R.A.) görürdü,
Bir de Ömer(R.A.) ...
Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi
Pencerelerde, kapı önlerinde,
Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var.
Gelseydin,
Ve yürüyüp geçseydin önümüzden,
Gülleri bayıltan o enfes kokunu çekerdik içimize.
Sevgili!
Hakiki aşıkların sana doğru uçarken
Bizim bu yaptığımız yolda emeklemekti.
Dünya güzelliğiyle kollarını açarken
Bize düşen el açıp kapında beklemekti.
Sevgili!
Bekliyoruz

BENİ YALNIZ BIRAKMA
Gönlüm gözüm senin ile açılır
Geçilmezler senin ile geçilir
Adın anılınca nurlar saçılır
Doğ ruhuma beni hasretle yakma
Hak aşkına kölen yalnız bırakma
Aşıklar ararlar seni her yerde
Dudağın şerbeti dermandır derde
Ben bir dertliysem dermanım nerde
Doğ ruhuma beni hasretle yakma
Dost aşkına kölen yalnız bırakma
Ey Nebi Hicranla yandı gönlüm
Halimi sormaz mısın
Dil ucuyla olsun melalimi sormaz mısın
Bilmem ki yoksa dost vefasından şüphen mi var
Lutfedip bir kerre halimi sormaz mısın
Dostlara ülfet yağdı bize iltifat yok mu
Kebab oldu sinem ahıma itimat yok mu
Yüz sürüp dizine bekledim ilk günden beri
Yoksa bende senin sevgine istidat yok mu
Gözlerim yolunu sinemdeki tepelerde
Gönlümde belirdin de daldın kaldığın yerde
Hayalin ağırırken ruhumda perde perde
Gözlerim yolunu sinemdeki tepelerde
Sen o ışıktan iklimle o en tatlı rüya
Sen mor pembe renklerle ruhumu saran hülya
Kararır seni duyup seni görmessem dünya
Dostlarımla el ele gezdiğim tepeler
Gördüğüm günden beri ey Güli Rana seni
Gözlerim yollarda ol gözleri ela seni
İstemem kalsın artık gönlümde gül arzusu
Ararım her yerde ey kameti ala seni
Sarmıştı ruhumu köyünün amber kokusu
Dolaştığım her yerde duymuştum cana seni
Bahçenin içindeki yemyeşil fistanınla
Gördüğüm güzeller arasında müstesna seni

BEN BÖYLE OLMAMALIYDIM
Ben böyle olmamalıydım
Ben, böyle olmamalıydım
İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma.
İçime bir ateş düşmeliydi
Ayaklarımın feri kesilmeliydi.
Kendimden geçmeliydim sonra...
Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda
Ama bunu kimse duymamalıydı,
Seni, mahşere kadar saklamalıydım.
Ben böyle olmamalıydım
Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur
Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa
Çalan her kapıya `sensin` diye koşmalıydım.
Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan
Ben hep sana yormalıydım.
Gece yıldızlarını serpince göre
Seni görmek için uyumalıydım.
Şarkılar kime söylenirse söylensin
Sana diye dinlemeliydim.
Türküler dolmalıydı odama,
Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses
Selvi boylu yâr sen olmalıydın
Kömür gözlüm ateşine düşeli
Senin için söylenmiş söz olmalıydı.
Bir mey yokluğuna ağlamalıydı delice
Bir keman, incecik çığlık olmalıydı
Ama bunu kimse bilmemeliydi,
Seni mahşere kadar saklamalıydım.
Böyle olmamalıydım,
Kelimeler Taif'i taşıyınca kulaklarıma
Daha yüzüme çarpmadan Taif rüzgarı,
Taşların izi çıkmalıydı yüzümde.
Uhud anılırken, dişlerine sızı düşmeliydi.
Haremde bir ikindi vakti
Kem gözler çevrilince sana
Ve vefasız eller uzanınca yakana
İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi.
Sen ötelere hazırlanırken,
Öteler senin için süslenirken,
Son kez baktığın pencerede hayal edip seni,
Perdenin son kez kapanması gibi,
Kapanmalıydı gözlerim.
Sonra içime doğru gerilip,
Seni bize lutfedenin ismini haykırıp,
'Allah(C.C.) ' deyip,
Düşmeliydim yere.
Ama bunu kimse bilmemeliydi.
Seni mahşere kadar saklamıydım.
Ve mahşer günü...
Uzaktan seni seyretsem.
Sana yakın olmak için can atsam.
Beni engelleseler,
'Sen kim yakınlık kim? ' deseler.
Ben ağlamaktan konuşamasam.
Gözlerini çevirsen bana.
'Benim cennetim bana bakan gözlerindir.'
Ve tebessüm etsen.
Ama bunu kimse görmese,
Seni ebede kadar saklasam.

EY CAN
İntizarınla çöller
Deli ve divaneydi
Firkatin bir kor idi
Alev idi dile can
Sana delicesine
Sevdalı kum denizi
Gelse de anlatsa bir
Mümkün olsa dile can
Nasıl yandı kavruldu?
Nasıl döndü çöle can?
Rüzgar yanık bir neydi ağlayan
Uğuldayan
Gam yüklü teraneydi
Sensiz eylerdi daim
Sahralarda nale can
Böyle bir intizarla
Kavrulurken bu sahra
Kumlarda bir heyecan
Alemler buldu bir can
Hayat geldi sümbüle
Itır geldi güle can
Dindi yangını birden kızgın
Kurak çöllerin
Ve o rüzgar
O rüzgar estikçe serin serin
Kalbi güldü toprağın
Ve bütün alemlerin
Ve bu mesut müjdeyle
Öyle ki koptu birden
Alemde bir velvele
Şafaklar döndü güne
Kainat buldu bir can
Kullarda bir heyecan
Gül pembe bir gülşenden
Yepyeni, pırıl pırıl bir gün
Doğdu çöle can
Hey! Bağrı yanık sahra
Şimdi yıldızlar çiçek
Geceni süsleyecek
Nur içicek badiye
Çöle o geldi diye
Gökte mehtap nur olur
Badiler dolu dolu
Işık ışık seylabe
Mehtap artık göklerden
Yere akan şelale
Süzülür maveradan
Gönüle akar nurdan
En paslı kalpler bile
Olur bu dem billurdan
Kavuşur çöller bugün
O gül kokan yele can
Madem ki alemlere
Doğuverdin gün gibi
Ay batsın hicabından
Doğmasın gecelere
Gün sönüp gitsin
Ve dönsün kandile can
Nur'un, senin ey Nebi öyle
Aceb bir nur kim
Gün ona can vermeye
Koşan bir pervane can
Ve sen bir dolunaysın
Ashabın etrafında
Halka halka hale can
Yollarda sen aheste
Yürürken beste beste
Yürürken şiir şiir
Yollar da şiirleşir
Buseler kondururdu
Ayakların çöle can
Ve o şükufeleri rüzgar okşardı
Her an serin elleriyle can
Sahranın ipeğine o billur ayakların
Nakışlar kondurdukça
Can gelirdi çöle can
Senden diye
Hep senden diye
Rüzgardaki helecan
Kullar mütebessimdi narin ve
Yumuşacık billur ayaklarına
Ve o günden bu güne
Esen bu deli rüzgar
Senden bir soluk almış
Ve o kutlu nefesi dağıtmış
Itır diye karanfile, sümbüle
Alem ıtrınla donmuş
Itrın sinmiş güle can
Sahra sıcak ve kurak
Feyzin yudumlayarak
Dindirir hasretini
Kavuşurdu suya can
Bir zaman initizarın kavurduğu
Çölleri şimdi firkatin yakar
Hasretin alev alev
Sahrada bir şule can
Rüzgardaysa bir figan
Serseri ve derbeder
Uğuldar zaman zaman
Sensiz eyler nale can
Bir şefaat umudu kevserin
Yudum yudum
Rahmetin sağanak sağanak
Yüreğime dola can
Seninle bir can olsam
Bir can katsan cana can
Mücrim olsam da bir gün
Mümkün müdür sıla can?
İstemem azatlığı
Sana olam köle can
Sensiz bu alem zehir
Ya ukbada n'ola can?
Rahmetinden bir damla bekleyen
Çöl gibiyim
Ruhum kurak bir sahra
Derbeder, serseriyim
Gülşeni gönlüm sensiz
Kuruyor sessiz sessiz
Rahmetinden bir feyiz
Saçmazsan n'ola halim
Ümit güllerim susuz
Korkarım ki sola can
Korkarım ki sola can

UHUD
Günlerden cuma...
Uhut'a gelenler var.
Medine yolu toz duman...
Uhut'a gelenler var.
Bir dağılsa da şu hava,
Görsek Medine-i Münevvere'den Uhut'a gelenleri.
Bir görsek Allah Rasulü'nü
Ve eroğlu erleri...
Bakın göründüler işte;
Atının üzerinde evrenin efendisi!
Cihanın gözbebeği!
Uhut'un sevgilisi!
Sağında ve solunda ashab-ı güzin
Önündeyse iki üveyk yürüyor;
Biri Sad bin Muaz,
Diğeri Sad bin Übade.
Allah'ım bu ne edep
Atlarının bile başı yerde...
Bakın şu iki gence!
İkisi de onbeşinde...
Şu kısa boylu olanı Rafi' bin Hadic!
Parmaklarının ucuna basıyor ki
Boyu uzun görünsün!
İyi ok attığı söylenince
İzin veriyor efendimiz.
Diğer gençse Semüre bin Cündüp...
Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor.
Ya Rasulallah! diyor,
Rafi'ye izin verdiniz. Bana niye izin yok?
Ben Rafi'yi güreşte yeniyorum.
Efendimiz tebessüm buyuruyorlar.
Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar.
Semüre Rafi'yi yenince güreşte,
Fahr-i kainat ona da izin veriyor.
Günlerden cumartesi...
Uhud'a gelenler var.
İşte Ayneyn Tepesi-Okçular Tepesi-
Başlarında Abdullah bin Cübeyr
Sultanı dinliyorlar.
Düşmanı yendiğimzi görsenizde
Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe
Yerlerinizden ASLA ayrılmayın!
Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi
Ben size adam göndermedikçe
Yerlerinizden asla ayrılmayın!
İki ordu da hazır...
İki ordu da harp nizamında...
Ve Uhud'un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor!
Sessizliği bozan Kureyş'in Sancaktarı'dır.
Söylediği her söz küfür kokulu...
Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar!
Bu bir meydan okumadır.
Cevapsa bir çift ayak sesi...
Gözler Uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda...
Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak 'ALLAH' diyor!
Ve Esedullah namıyla Hz. Ali(R.A.) yürüyor.
Birkaç saniye, bir tek hamle...
ALLAH'ın(C.C.) Arslanı dimdik ayakta
Kureyş'in sancağı ise yerde...
Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı
Ama bilmiyor ki bu defa kim var Uhud meydanında
Gökyüzünde yıldırımlar
Yeryüzünde Hamza var.
Asıl şimdi başladı Uhud'un türküsü.
Tam üç katı düşmanla Peygamber(A.S.M) ordusu
Göz göze ve diş dişe.
Uhud'da yiğitler var.
İşte: Ebu Dücane...
Kılıcın üzerinde bir yazı
Korkaklıkta ar
İlerlemekte şeref var!
İşte: Musab bin Umeyr...
Zırhını giyinince
Nasılda Peygamber'e(A.S.M.) benziyor.
Ve döne döne savaşan Hz. Hamza...
Ben Allah'ın(C.C.) Arslanı'yım diyor!
Ebu Katade'ye bakın.
Bakın bir ok fırlıyor müşrik yayından
Bir havayı yara yara geliyor.
Hedefte Rasulullah(A.S.M.) var.
İşte: Ebu Katade...
Okun Fahr-i Kainat'a(A.S.M) doğru gittiğini görünce
ALLAH'ı(C.C.) andı önce
Ve uzattı başını!
Ok Katade'nin gözüne saplandı.
Uhud'da yiğitler var...
Şirk ordusunu bozguna uğratan...
Ömer bin Hattab'a bakın
Gözleri çakmak çakmak...
Ama telaş var yüzünde Hz. Ömer'in(R.A.)
Bu ne hal ey Ömer...
Düşman hüsran yaşarken
Zafer kaznılmışken
Bu ne hal ey koca Ömer!
Niçin okçular tepesine bakıyorsun?
Neler oluyor orda?
Niye iniyor okçular Ayneyn Tepesi'nden?
Allah Rasulü(A.S.M) haber vermeden niye iniyorlar?
Ey Abdullah bin Cübeyr!
Durdursana okçuları!
Durun, Allah(C.C.) aşkına durun!
Arkanızdan düşman geliyor, inmeyin yerinizden.
Sahabe sendeliyor inmeyin yerinizden.
Kainat yalvarıyor inmeyin!
Sultanlar Sultanı'nı(A.S.M) incitecekler, inmeyin!
Peygamber(A.S.M) ordusu iki ateş arasında...
Efendimizin(A.S.M) etrafında on beş sahabe...
Bakın, mübarek elleri Rasulullah'ın(A.S.M.)
Yüzüne kapanıyor!
Kainatın affı için semaya kalkan eller
Şimdi kan içinde!
Yetiş Ey Ebu Ubeyde!
Nur saçan yüz kan içinde!
Zaman donuyor sanki,
Ve dudaklarının arasından birşey düşüyor.
Kıpkırmızı bir yakut gibi
Peygamberin(A.S.M.) mübarek dişi!
Uhud Dağı'nı bir titreme alıyor.
Zaman donuyor sanki,
Ve gökler yırtılıyor!
Uhud Dağı'nı bir titreme alıyor!
Kimse Uhud'a ilişmesin.
Çünkü bir ses geliyor altı yerden!
Muhammed'in(A.S.M.) dişi yere düşmesin!
Ve Cibril-i Emin yaratıldığı günden beri,
En hızlı inişiyle iniyor!
Çünkü altı yönden bir ses geliyor!
Yere düşmesin Muhammed'in(A.S.M.) dişi!
Kara bulutlar çöktü Uhud'a!
Bir ses ortalığı velveleye verdi:
Muhammed(A.S.M.) öldürüldü!
Muhammed(A.S.M.) öldürüldü!
'Eğer O(A.S.M.) öldürüldüyse ben niye yaşıyorum! '
Diyen Enes bin Nad atıdı küfrün alevleri arasına!
Artık yaşlı gözler Sevgili'yi(A.S.M.) arıyor.
Kab bin Malik Hz. sesi duyuldu:
'Rasuluh(A.S.M) yaşıyor,
Allah(C.C.) 'ın Rasulü(A.S.M.) yaşıyor,
Onu(A.S.M.) miğferinin arasından ışıl ışıl parlayan gözlerinden tanıdım.
Habibullah(A.S.M.) yaşıyor.
Onu(A.S.M.) şefkat dolu gözlerinden tanıdım.'
Ashab-ı Güzin'in sevincine bir bakın!
Uhud'un sevincine bir bakın!
Hz.Hamza duydu ya bu yeter!
Rasulullah(A.S.M.) yaşıyor ya bu yeter!
Yine daldı Hamza Kureyş'in dalgalarına!
Ama savaşırken bir ara sendeledi Hamza.
Ve boşlukta bir mızrak belirdi.
Ey Hamza! Uhud'u her anışımızda kaç mü'min girmek ister mızrakla senin arana?
Kaç mü'min keşke ben öleydim, keşke mızrak benim sineme saplansaydı der?
Ama Şehidlerin Seyyidi sensin!
Şehidlerin Efendisi sensin!
Uhud'da şehidler var...
Şehidlerin Seyyidi Hamza var Uhud'da!
Rasul-i Zişan'ın(A.S.M.) gözlerinden boşalan yaş,
Hamza'yı yıkar gibiydi!
Fahr-i Kainat(A.S.M.) hiç bu kadar elem duymamıştı!
Hiç bu kadar üzülmemişti!
Ve amcasına hiç böyle seslenmemişti:
'Ey Rasulullah'ın(A.S.M) amcası Hamza;
Ey Allah(C.C.) 'ın ve Rasulü'nün(A.S.M) Arslanı Hamza;
Ey hayırlar işleyen Hamza;
Ey Rasulullah'a(A.S.M) koruyucu olan Hamza;
Allah(C.C.) sana rahmet etsin!
Eğer senden sonra yas tutmak gerekseydi;
Sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım! '
Ve bir ayet yankılanıyor Ahzab dağında:
(Bismillahirrahmanirrahim-Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla!)
'Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki,
Onlar Allah(C.C.) 'a verdikleri sözde sadakat gösterdiler.
Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar
çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi.
Kimisi de şehid olmayı bekliyor.
Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.'

KASİDEİ BÜRDE
Söz taşıyıp öç alan iki yüzlü şiir ve kabile düşmanlarım :
“Ey Ebi Sülma´nın oğlu sen mahvoldun.” dediler. Suat´ın derdi bana yetmezmiş gibi.
“Ey Ebi Sülma´nın oğlu sen kendini ölmüş bil.” Ben de koştum güvendiğim dostlara :
Kime başvurdumsa ama: “Biz yokuz bu işte, var git kendin bak başının çaresine” demezler mi
Ben de onlara dedim : “Gidin gidin beni yalnız bırakın,
Neye hükmetmişse o olur, hükmeden o Allah ki.
Yaşamak dediğiniz nedir bin yıl yaşasa bile
Eninde sonunda insanoğlu o kanbur tahta kutuya girmiyecek. Binmiyecek mi
Heber geldi: “peygamber. seni öyle bir cezaya çarpacak ki!”
Siz bilirsiniz. hey zavallılar! İşte onun kapısındayım, yüreğimde sonsuz bağışlanma ümidi.
Ondan özür dilemeye geldim, af istemeğe geldim; Çünkü O sırrını bilendir, kabul edicisidir mazeretlerin.
O affedenlerin en affedicisi.
İçi hidayet öğütü en yüce gerçekler dolu Kur´anı
Sana armağan eden Allah için ver bana bir savunma mühleti.
Bakma ve zaten bakmazsın sözlerine beni kıskananların.
Senin hükmün onlara değil, hakka ayarlı ve ben de bir parça suçluyum belki.
Ama senin makamındayım şimdi. Fillerin bile titrediği makamda.
Bir makam ki, titrerdi bir fil benim gördüklerimi görse. işitse işittiklerimi
Burada beni ancak Allah buyruğuna bağlı Peygamber affı kurtarır:
Ben de onun öç ve adalet eline uzatıyorum işte sağ elimi.
Beni ancak o kurtarabilir burda. Yalnız O. Şimdi söz yalnız Onun.
Ama O “Sen suçlusun, cezanı çekeceksin” dese önünde eğik bulur boynumu adaletin heybeti.
En heybetli manzara bu olur benim için. Çünkü Asserde,
İç içe açılan sonsuz aslan yataklarının en içindeki
Muhteşem yurdunda hüküm süren aslanlar başbuğudur.
O Bir arslan ki. erkenden ava çıkar, yavrularının besini insanoğlu, insan eti.
Bir arslan ki, savaş alanında kendi düşmanı dengi
Bırakmadan çarpışmayı, haram sayar kendine savaşı terketmeyi.
Heybetinden kısılır sesleri yırtıcı çöl arslanlarının ,
Arslanlar arasında bile o dağıtır adaleti.
Parçalandı silâhları ve elbiseleri, kurda kuşa yem oldu
Bu vâdide kendi gücüne bileğine güvenen nice kişi.
Şüphe yok ki, Peygamber, en keskin bir kılıçtır kılıçlarından Allahın.
Sonsuz bir kurtuluşa, nura ve hidayete alıp götüren bizi.
Ve arkadaşları O´nun, Mekke vâdisinde İslâmı kabul eden
Kureyşin en ileri gelenleri… Cömertlikte ve yiğitlikte hiç birinin yok dengi.
İlk gûnler, göçmek gerekliydi, hemen göçtüler, . zerre tereddüt etmeden.
Bırakarak yurtlarını, tüten ocaklarını, mal ve mülklerini.
Yerlerinde kalanlar çarpışamıyacak güçte olanlardı.
Onlar da, müdafaasız ve silâhsız, çepçevre küfürle çevrili, bugünü hazırlamış beklemişlerdi.
Evet, bunlar, başları dimdik gezen yiğit üstü yiğit,
Davuda mahsus demir gömlektir zırh diye giydikleri.
Zırhları pırıl pırıl ve upuzun. Çelikten büklümleri öyle ki,
Birbirine geçip kaynaşmış bir ayrıkotunun halkaları gibi.
Mızrakları düşmanı devirse yere, gurur nedir bilmezler,
Yenilirlerse bilmezler nedir umut kesmek, yok ya yenildikleri!
Ak soy develer gibidir gidişleri. korunmaları da saldırış.
Vurulunca göğüslerinden vurulurlar. Onlar ürkmez,
onlardan ürker dev dalgalı ölüm denizi.

SENİN GİBİ
Seni seven, senin gibi olmalı.
Ve senin gibi sultânım, Allah’a kul olmalı.
Namaz, gözünün nuru…
Sen namaz için mihrâba yaklaşınca,
Yüz yirmi dört bin peygamber geçer sağına,
Solunda Ashâb-ı güzîn
Ve saf saf melekler…
Sonra milyonlarca veli
Edeple ardına geçer.
Müminler sıra sıra…
Canlı cansız tüm varlık…
Sen namazdasın
Ve kainat ardında…
Uzanır öpülesi ellerin.
O nurlu ellerin
Rahmân’ın dergâhına uzanır.
İsteyen sensin; veren Allah!
İste sen,
“Rabbin sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.”
Sen iste ki
Allah’a yakarışın yüreklerimizi yaksın
Sen iste ki,
Âlemler sesini sesine katsın;
“Ver, ne olur Allah’ım!
Habib’in ne istiyorsa bize de ver Allah’ım!”
Seni seven, senin gibi olmalı
Senin gibi sultanım, Yiğit olmalı
Hani geceydi, Medine’de bir geceydi,
Karanlığın bile kanını donduran
Bir ses duydu insanlar!
O sesin ürpertisini ancak duyanlar anlar.
Medine halkı korkuyla sokaklarda
Herkes sesin geldiği yöne doğru bakar da
Bir adım bile atamaz.
Ebubekir de atamaz
Ömer de Ali de…
Ve işte tam o an
Sen çıkarsın karanlıklardan
Sesin geldiği yerdesin
Beyaz bir atın üzerindesin
Boynunda kılıcın
Endişe edecek bir şey yok dersin
Sahabeye göre sen
Yiğit üstü yiğittin
Ali’ye göre sen yiğitler üstü yiğit
Öyle diyor velilerin babası
Savaşlarda Hazreti Peygamber kadar
Düşmana yaklaşan bir kimse bulunmazdı
Bir çok defa başımız sıkıntıya girince,
Ve dağılınca ordu bir adım bile gerilemezdi O
Atı düşmana yaklaşırken
O’nun sesi yükselirdi
Nereye kaçıyorsunuz!
Ben Allah’ın Resuluyüm
Abdülmuttalip oğlu Abdullah oğlu Muhammedim
Sen yiğit üstü yiğittin
Seni seven senin gibi olmalı
Ve senin gibi sultanım
Cömert olmalı
Sen halkın faydalanması için
Esip duran rüzgardan daha cömerttin
Dünyalık bir şey istense senden
Asla olmaz demezdin
Çünkü sen infakla emrolunmuştun
Yoksulluktan korkmazdın
Kim bilir kaç geceyi aç olarak geçirdin
İsteseydin dağlar yürürdü yanında
İsteseydin sana cennet sofraları açardı Hz. Meryem
Sen isteseydin
Ebu Talip’in sofrası gibi
Senin uzanmadığın yemeğe hiç kimse uzanmazdı
Senin oturmadığın sofralara
Oturmazdı hiç kimse
Ama sen kim bilir kaç gece
Açlığından uyuyamadın
Çünkü sen öylesine cömerttin
Bir gün Bilal’in evini şereflendirmiştin
Bilal odanın bir köşesinde hurma biriktirmişti
Bu nedir diye sormuştun ona
Hurmadır Ya Resulallah !
Senin misafirlerin için saklıyorum demişti.
Ve sen konuştun sonra
Öyle bir konuştun ki
Sesin dalga dalga, asırlara çarpa çarpa
Bilallere ulaştı
İnfak et Bilal, infak et!
Arşın Rabbi eksiltir diye korkma!
Sen cömert üstü cömerttin
Seni seven senin gibi olmalı
Senin gibi Sultanım
Ümmetine düşkün olmalı
Ümmeti diye doğdun
Kendi nefislerimizden bir Rasuldün
Günah işlememiz hep güç geldi sana
Bize pek düşkün
Mü’minlere karşı çok şefkatli ve merhametliydin.
Sadece mübarek nazarlarınla büyüyenlere değil
Sonradan gelecek ümmetini de düşündün
Ya Rasulallah!
Bir gün arkadaşlarını selamladığında buyurmuşsun:
Sizler şahit olun ki
Kıyamete kadar bana tabi olacak müminlere de selam!
Selamın geldi bize
Cana can katan selamın geldi
Ve şimdi bizden de sana selam
Selam senin üzerine olsun ey Allah’ın Habibi!
Selam senin üzerine olsun ey Allah’ın Rasulu!
Ve selam olsun Al ve Ashabına!
Sahabe seni gördü,
Seni sevdi ve yüceldi
Bizse seni sevenleri gördük
Adın anılınca yaşaran gözler gördük
Allah denilince sararan yüzler gördük
Tesellimiz bu oldu…
Ve asıl tesellimiz Ya Rasulallah
Sen ki bu kadar merhametlisin
Bu kadar cömertsin
Bu kadar düşkünsün bize
Ya seni yaratan Allah?
Seni merhametli yaratan Allah
Seni merhametle yaratan Allah
Nasıl merhametlidir?
Nasıl cömerttir?
Nasıl kullarına düşkündür?..

KASİDEİ BÜRDE(ENSTRÜMENTAL)
Ses dosyasıdır,söz içermez,şiirin sözleri aşağıdaki gibidir=
Söz taşıyıp öç alan iki yüzlü şiir ve kabile düşmanlarım :
“Ey Ebi Sülma´nın oğlu sen mahvoldun.” dediler. Suat´ın derdi bana yetmezmiş gibi.
“Ey Ebi Sülma´nın oğlu sen kendini ölmüş bil.” Ben de koştum güvendiğim dostlara :
Kime başvurdumsa ama: “Biz yokuz bu işte, var git kendin bak başının çaresine” demezler mi
Ben de onlara dedim : “Gidin gidin beni yalnız bırakın,
Neye hükmetmişse o olur, hükmeden o Allah ki.
Yaşamak dediğiniz nedir bin yıl yaşasa bile
Eninde sonunda insanoğlu o kanbur tahta kutuya girmiyecek. Binmiyecek mi
Heber geldi: “peygamber. seni öyle bir cezaya çarpacak ki!”
Siz bilirsiniz. hey zavallılar! İşte onun kapısındayım, yüreğimde sonsuz bağışlanma ümidi.
Ondan özür dilemeye geldim, af istemeğe geldim; Çünkü O sırrını bilendir, kabul edicisidir mazeretlerin.
O affedenlerin en affedicisi.
İçi hidayet öğütü en yüce gerçekler dolu Kur´anı
Sana armağan eden Allah için ver bana bir savunma mühleti.
Bakma ve zaten bakmazsın sözlerine beni kıskananların.
Senin hükmün onlara değil, hakka ayarlı ve ben de bir parça suçluyum belki.
Ama senin makamındayım şimdi. Fillerin bile titrediği makamda.
Bir makam ki, titrerdi bir fil benim gördüklerimi görse. işitse işittiklerimi
Burada beni ancak Allah buyruğuna bağlı Peygamber affı kurtarır:
Ben de onun öç ve adalet eline uzatıyorum işte sağ elimi.
Beni ancak o kurtarabilir burda. Yalnız O. Şimdi söz yalnız Onun.
Ama O “Sen suçlusun, cezanı çekeceksin” dese önünde eğik bulur boynumu adaletin heybeti.
En heybetli manzara bu olur benim için. Çünkü Asserde,
İç içe açılan sonsuz aslan yataklarının en içindeki
Muhteşem yurdunda hüküm süren aslanlar başbuğudur.
O Bir arslan ki. erkenden ava çıkar, yavrularının besini insanoğlu, insan eti.
Bir arslan ki, savaş alanında kendi düşmanı dengi
Bırakmadan çarpışmayı, haram sayar kendine savaşı terketmeyi.
Heybetinden kısılır sesleri yırtıcı çöl arslanlarının ,
Arslanlar arasında bile o dağıtır adaleti.
Parçalandı silâhları ve elbiseleri, kurda kuşa yem oldu
Bu vâdide kendi gücüne bileğine güvenen nice kişi.
Şüphe yok ki, Peygamber, en keskin bir kılıçtır kılıçlarından Allahın.
Sonsuz bir kurtuluşa, nura ve hidayete alıp götüren bizi.
Ve arkadaşları O´nun, Mekke vâdisinde İslâmı kabul eden
Kureyşin en ileri gelenleri… Cömertlikte ve yiğitlikte hiç birinin yok dengi.
İlk gûnler, göçmek gerekliydi, hemen göçtüler, . zerre tereddüt etmeden.
Bırakarak yurtlarını, tüten ocaklarını, mal ve mülklerini.
Yerlerinde kalanlar çarpışamıyacak güçte olanlardı.
Onlar da, müdafaasız ve silâhsız, çepçevre küfürle çevrili, bugünü hazırlamış beklemişlerdi.
Evet, bunlar, başları dimdik gezen yiğit üstü yiğit,
Davuda mahsus demir gömlektir zırh diye giydikleri.
Zırhları pırıl pırıl ve upuzun. Çelikten büklümleri öyle ki,
Birbirine geçip kaynaşmış bir ayrıkotunun halkaları gibi.
Mızrakları düşmanı devirse yere, gurur nedir bilmezler,
Yenilirlerse bilmezler nedir umut kesmek, yok ya yenildikleri!
Ak soy develer gibidir gidişleri. korunmaları da saldırış.
Vurulunca göğüslerinden vurulurlar. Onlar ürkmez,
onlardan ürker dev dalgalı ölüm denizi.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

andrewmemut

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2613
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 235 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 4 (2003)
« Yanıtla #19 : 29 Eylül 2023, 01:46:28 »
ALLAH Razı Olsun Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık çok Teşekkür ederim