Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007

Gönderen Konu: Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007  (Okunma sayısı 3015 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11762
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 309723 kez
  • Rep Puanı: 582
  • Cinsiyet: Bay
Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« : 01 Temmuz 2010, 21:58:24 »

Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007 - 320 Kbps - Wav
10 / 00:00:54:47 / 125,42 MB - 571 MB





Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007 320 Kbps (10 / 54:47)
-------------------------------------------------------------------------------------------
Reha Yeprem - Taha - 1 O Herkesin Peygamberi 05:32
Reha Yeprem - Taha - 2 İsra 06:44
Reha Yeprem - Taha - 3 Sen Ağlama 05:37
Reha Yeprem - Taha - 4 Dua 04:30
Reha Yeprem - Taha - 5 Sensiz Gül`Ü İstemem 03:20
Reha Yeprem - Taha - 6 Gel Ey Nebi 06:56
Reha Yeprem - Taha - 7 Sensizliğin Hicranı 04:38
Reha Yeprem - Taha - 8 Ne Kadar Seviyoruz 04:30
Reha Yeprem - Taha - 9 Sadık Dost 05:03
Reha Yeprem - Taha - 10 Annem 07:52
Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)


 


kenankamil

  • Ziyaretçi
Reha Yeprem & Taha - O Herkesin Peygamberi
« Yanıtla #1 : 25 Nisan 2011, 06:58:19 »
paylaşım için teşekkür ederim eline sağlık
 

xxxextra

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 1888
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 553 kez
  • Rep Puanı: 14
Reha Yeprem & Taha - O Herkesin Peygamberi
« Yanıtla #2 : 22 Mayıs 2011, 15:01:49 »
teşekkürler
BİTMEYEN SEVDAMSIN YA HZ.MUHAMMED S.A.V.
 

Asikovboy

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1387
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 117 kez
  • Rep Puanı: 10
Reha Yeprem & Taha - O Herkesin Peygamberi
« Yanıtla #3 : 05 Kasım 2011, 20:04:44 »
paylasim icin saolasin gurban....
 

ilahiezgi

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 2959
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1476 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Reha Yeprem & Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #4 : 11 Ocak 2013, 14:50:53 »
Allah razı olsun.
 

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3763
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 192 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Reha Yeprem & Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #5 : 28 Ekim 2014, 14:49:56 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun Kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler.
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık.
 

mmmutlu93

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 2842
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 23963 kez
  • Rep Puanı: 49
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Reha Yeprem & Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #6 : 25 Aralık 2014, 13:58:44 »
Allah razı olsun!
Gizli linklerin nasıl açılacağını öğrenmek için Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap


 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6997
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 238 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Reha Yeprem & Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #7 : 15 Mart 2019, 23:19:57 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11762
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 309723 kez
  • Rep Puanı: 582
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #8 : 19 Ocak 2022, 08:27:19 »
Albüme Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: kardelen01, hak aşığı, hakansen967

43Kütahya

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3003
  • Etkinlik:
    2%
  • Tesekkur Edildi: 593 kez
  • Rep Puanı: 56
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #9 : 19 Ocak 2022, 08:41:26 »
Allah razı olsun Emeğinize sağlık Teşekkür ederim
 

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6020
  • Etkinlik:
    1.4%
  • Tesekkur Edildi: 3629 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #10 : 19 Ocak 2022, 08:50:48 »
Teşekkür ederim Allah razı olsun
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9349
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2292 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #11 : 10 Şubat 2022, 16:38:42 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Albüme Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

andrewmemut

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2613
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 235 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #12 : 11 Mayıs 2023, 01:24:38 »
ALLAH Razı Olsun Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık çok Teşekkür ederim
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3609
  • Etkinlik:
    2.2%
  • Tesekkur Edildi: 840 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Reha Yeprem - Taha - O Herkesin Peygamberi 2007
« Yanıtla #13 : 26 Kasım 2023, 17:10:25 »
O HERKESİN PEYGAMBERİ
Zambağın da lalelin de,
Mübarek yüzüne atılan taşlar Güllerin de Nergis'in de...
Rahmetli gözlerden rahmetli yaşlar... Kâinatın, zerrenin de
Helak etme Ya Rab içlerinden belki ümmetim O herkesin peygamberi...
çıkar.. Günahkârsan düşme yeise
Böyle bir peygamber, ne güzel bir yar... Kalkanın da düşenin de
Taif'in de taşlarında, Medine'nin Günahlarla öleninde...
Mekke'nin de O herkesin peygamberi...
Hamza'nın da Vahşi'nin de..
O herkesin peygamberi... İsmi Ahmed, âlemlere rahmet
Hepimizin sayısız günahı vardır... Bir damla gözyaşı,
Şüphesiz insan beşer şaşardır Birazcık zahmet,
Rabbimizin Rahmeti ne de büyüktür... Günahından pişmanlık yeterli
Benim şefaatim ümmetimin büyük gayret..
günahkârlarınadır... Benim de mi deme, evet senin de...
Böyle seslenen bir Nebi vardır... O herkesin peygamberi...
Çalacak başka bir kapı mı vardır... Dilin şeklin şemalin yoktur önemi... Yakının da uzağında... Ha beyaz ha siyah teninin rengi... Bilal'in de Ömer'in de La ilahe illallah demen yeterli... Uzaklardan Necaşi'nin de Çekinme ümitle uzat elini
O herkesin peygamberi... Efendide kölede onun ümmeti Makamı sundular şanı şöhreti
Bunlar davamdan döndürmez dedi...
Bir elime güneşi bir elime hilali Verseniz de bende yoktur değeri... Güneşin de hilalin de Zenginin de fakirin de O herkesin peygamberi... Elinde taşlar dile gelir hakkı söyler Her katta her peygamber ona selam eyler Cebrail'in giremediği bir yer var Rabbine pek yakın Rabbine orada ümmeti ümmeti der 7 kat yerinde yedi kat göğünde Azrail'in de Cebrail'in de O herkesin peygamber... Gel Allah aşkına gel Mevlana gel diyorsa bir bildiği var Onunda sığındığı bir sevgilisi var Ümmeti ümmeti diyen bir Nebi var Yusuf'un da Yunus'un da Kuyunun da balığında O herkesin peygamberi..

İSRA
İsra isra isra... Bir gece yürüyüşü, mescidi haramdan mescidi aksaya
Secde, Yaratılanların en güzel duruşu sanki Burak üstünde, son nebi, son resul, son peygamber,
Toprağın kendinden var edileni öpüşü gibi 7 kat gök yüzü her katta peygamber, yanında Cibril-i emin Âlemin Sübhane Rabbiyel ala deyişi gibi Zamandan mekandan münezzeh bir kutlu yolculuk
Hz. Osman'ın mübarek kanının yağmur gibi Ne güzel bir hediye ile dönüyor ümmeti için peygamber, Mübarek bedeninden yüce kitaba düşüşü gibi, Sevinin ey inananlar bu ne büyük mutluluk, ne güzel bir haber. Sekerat yatarken yatağında şefkat abidesi
Ya Osman namaz vakti denilince Kıyam, Dim dik bir direğin duruşu gibi,
Solgun bir gülün yeniden açışı gibi Ebu Bekir'in kalbinin vuruşu gibi,
Secde sana ne güzel yakışıyor ya Osman... Hasta yatağında efendimizin,
Bu nasıl oldu diyenlere cevabı, Namazı Ebu Bekir'e emanet edişi gibi,
Göz nursuz gönül namazsız olmaz deyişi gibi Kıyam ne güzel yakışıyor halifeye
Secde sana ne güzel yakışıyor ya Osman Bir dağın kıbleye duruşu gibi,
Tebessümün yüzüne yakıştığı gibi. Peygamber efendimiz miraçtan döndüğü vakit Müşrikler Ebu Bekir'in yanında
Son oturuş son halife Peki bunu söyle bu da mı gerçek
Namazda titreyen sararan bir sahabe Bunu da mı savunacaksın ya Eba Bekir
Bu duruş sana ne güzel yakışıyor ya Ali... Sıddıkların ilhamı Ebu Bekir'in
Peygambere ilk inananlardan olduğun gibi... 'O söylüyorsa şüphesiz doğrudur' deyişi gibi
Ayağına saplanan mızrağı çıkarma vakti gelince Kıyam sana ne güzel yakışıyor ya Ebu Bekir
Bir tekbirle öyle bir namaza durdun ki Gecenin gündüze dönüşü gibi,
Dünya namına bir zerre his kalmadı üzerinde Kıyam sana ne güzel yakışıyor ya Eba Bekir
Namazın bitince mızrağı çıkardınız mı diye buyurdunuz... Efendimizin, 'Ebu Bekir kardeşimdir' deyişi gibi
Ey güzel insan namazda hangi âlemlere koyuldunuz
Bu duruş sana çok yakışıyor ey halife Rükû, Sonbaharda bir gülün duruşu gibi
Efendimizin yerine yatağa uzandığın gibi.... Hz. Ömer’in gömdüğü kızının gülüşü gibi
Zülfikar’ın ellerine yakıştığı gibi.... Sırtından bir hançer mübarek halife uyuyor
Namaz demezseniz uyandıramazsınız diyor Misver Bin Mahreme Namaz vakti ya Hattab oğlu Ömer denince Ömer’in derin uykulardan kalkışı gibi Yarasından kan damlarken namazda Hz. Ömer'in Sanki yaralı bir aslanın, ufuktaki son duruşu gibi... Ya Hz. Ömer rükû sana ne de güzel yakışıyor Bir çınarın rüzgarda duruşu gibi..

SEN AĞLAMA
Sen ağlama Sen ağlama
Ey Efendim ağlama artık nolur
Sen ağlama ağlayınca ümmetin ağlar
Ağlayınca meleklerin gözleri dolar
Gülleri soldurur bu yaş beni öldürür
Bir damlası gözyaşının güller soldurur
Gülleri soldurur bu yaş beni öldürür
Bir damlası gözyaşının güller soldurur
Sen ağlama Ey Efendim
Ağlama artık nolur
Mübarek gözlerinize bir kere değmeyen benim gözlerim ağlasın
İstemem gülü nergisi sümbülü
Benim gülüm senin yüzün
Gül yüzüne hasret kalan iki gözüm ağlasın
Ümmetim ümmettim diyerek
Kaç kere bölündü gece yarısı uykuların
Ümmetim ümmetim diye yanaklarında süzülen mübarek gözyaşların
Gözyaşlarının ıslattığı bir kirpiğinle Efendim deyip sinemden vurulayım
Senin yüzüne tebessüm düşsün her vakit
Hüzün değmesin gözlerine Annam babam feda olsun
Senin yerine ümmetin ağlasın
İlk şehidi verince tebliğini etiğin dinin
Sümeyye’yi şehit edince mızrağı cehilin kalbi titremişti dolmuştu gözlerin
Senin ağladın yerde tebessüm bize haram Sümeyye’nin oğlu Amr bin Yasin ağlasın
Onunla bir olup ümmetin ağlasın
Bilal Habeşi’nin üzerinde büyük bir kaya
Bilal’in gönlünde Allah‘ın aşkı var ey cahil cehil
Dünyayı koysan bağrına taşır rabbinin aşkıyla
Bilal’in bir arzusu var o eziyetin altında
Aman Efendim duymasın beni düşünür gözleri yaşla dolar
Kaya ağlasın Bilal ağlasın ama sen ağlama
Hicreti emir buyurdunuz Mekke’den gitmek lazım
Şimdi Medine’nin hakkıdır tebessüm
Sensizliğe mahkûm bırakılan Mekke ağlasın
Kardeşlerim dedin ya Ensar Kavmine
Bu iltifatın bir ömür yeter onlara
Seni anlamayan Mekkeli müşrikler ağlasın
Yürüdün yollar örümcek mağara güvercin bahtiyar
Sensiz kalan Hira ağlasın
Hasretine Kâbe ağlasın
Sana kavuşan asabın gülüyor şimdi
Sensiz kalan âlem sensiz kalan ümmetin ağlasın

DUA
Allahım, beni bana bırakma!
Kendi haline bıraktıkların rezil oldu, sefil oldu.
Beni âciz aklıma teslim etme Ya Rabbi!
Aklına güvenenler, aklıyla ancak ahmaklığını buldu.
Allahım, beni kendine yakîn et!
Elçin Muhammed'e(sav) pek yakınken, uzak kalan Ebu Talib'e ne yazık oldu!
Uzaklardan Sana yaklaşan Necaşi, ne iyi etti de Seni buldu.
Allahım, kalbimi aşkınla doldur, aşkınla ağlat, aşkınla güldür!
Senin aşkınla açıyorsa; ancak gül, güldür.
Sana açılmayan çiçeği soldur, gülü de soldur.
Seni anmayan dili lâl et, isyankâr sesleri sustur!
Ya Rabbi! Ben âcizim, biçareyim.
Âcizliğime katından bir çare indir.
Beni kibirden, gururdan hep uzak kıl,
Lütfunla kuşat beni, rahmetinle sevindir.
Ya Rabbi! Senden başkasına yönümü çevirme,
Nolur ömrümü de yolunda son buldur.
Kalemi Senin için tutayım, kılıcı da Senin için.
Ya Rabbi ölümümü hayırlı eyle,
Son nefeste beni imanla doldur.
Ya şehit olayım yolunda, ya da secdedeyken beni öldür!
Aldığım nefesi veriyorsam, Rabbim diye vereyim.
Günümü elhamdülillahla bitireyim.
Seni çok seven kullar gibi
Adın geçince ansızın
Kalbimin ritmi dursun
Ben de kendimden geçeyim.
Seni anarak uyuyayım.
Seni duyarak uyanayım.
Bana şah damarımdan daha yakınsın ya,
Her atışında kalbim, ben de Seni hatırlayayım.
Allahım! Beni amelimle değil, rahmetinle yargıla.
Ameline güvenenler, bir gözün bile hakkını veremez.
Sana güvenenler kendini bilen kullardır.
Kör gözleriyle bile her şeyi görürler.
Sevabım azdır, günahım çok.
Senden gayrı şu kulunun gidecek kapısı yok.
Allahım! Beni yoklukla terbiye etme,
Allahım! Beni varlıkla kendimden geçirme,
Allahım! Kitabım sağ elimden verilsin,
Allahım! Senin rızan benim hediyem olsun,
Atmasına izin verdiğin şu kalbim aşkınla atsın, aşkınla dursun....

SENSİZ GÜLÜ İSTEMEM
Sen kokmayan gülü neyleyim
Neyleyim SENSİZ baharı
Sen doğmayan günü neyleyim
Neyleyim SENSİZ ben dünyayı
SENİN teninde değmeden gelen yağmuru istemem meltemi istemem
SENİ parlayacaksa parlasın yıldızlar
SANA yanmayan yıldızı semalarda istemem
Bülbüller söyleyecekse SENİ söylesin
SENDEN okumayan bülbül olsa dinlemem
Özlemim SEN olacaksan yansın yüreğim
Sılası SEN olmayan gurbeti istemem vatanı istemem
Bir ateş yakacaksa beni kalbimden
SENİN aşkının ateşi yaksın
SENDEN gayrı bir aşkla kül olursa kalbim
Bu kalbi istemem ateşi istemem koru istemem
SENİ göremediğim vahalar bedevilerin olsun
Ben senin çölünü isterim suyu istemem
SANA çıkacaksa durmaz yürürüm
Sonu SEN çıkmayan yönü istemem yolu istemem
Ben gönüllü bir köleyim kulağımda küpem
Kalbini fethedecekse geçerim bin sina’yi birden
Yoksa neyime bu fethi istemem Mısır’ı istemem Cihan’ı istemem
Ben Sultan Fatihim önündeyim İstanbul’un
Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için
Yoksa GÜL YÜZÜNÜ güldürmeyen
Sultanlığı istemem İstanbul’u istemem
Ben bir garip Yunus’um yazdığım SENSİN yandığım SEN
SENDEN gayrı bir aşka ben kalemi istemem kağıdı istemem
Ben SENİN ümmetinim SENSİN benim EFENDİM
SENDEN gayrı SENDEN başka EFENDİ istemem SEVGİLİ istemem istemem

GEL EY NEBİ
Ey Nebi suları tutuşturan hasretini anlatmaya ne hacet!
Hilal’i iki eden aşkınla gel gönlümü de şavk et
Kara bulutlar üstümüzde kat kat
Her yağmur hüzne davet
Gel Ey Nebi
Asanla yolumuzu çiz sapmayalım
Gel Ey Nebi
Bize tatlı dilinle Hep RABBİMİZ den bahset
Gel Gel Ey Nebi
Gel Gel Ey Nebi
Gel Gel Ey Nebi
Gözlerimizdeki perdeyi kaldır Allah aşkına
Beyaz tüller kalsın bakışlarınla aramızda
Gel Ey Nebi
Sensizlik kurşunu hep kalbimizden vuruyor bizi
Mekke'de silindi kalbimizde duruyor hala ayaklarının izi
''Gül'e'' ''Bahar'' Gerek
Bizim ''Baharımız'' SENSİN
Hicran oklarımızda sevdalarımız gerilsin
Kalplerimiz hep Aşkınla vurulsun
Gel Ey Nebi
Asırlık putlar devrilsin
Gel Ki Ümmetin Sevinsin Ümmetin Sevinsin
Gel Ey Nebi
Veda Hutbesini bir daha hiç okumayalım
Devene emret yeniden çöksün gönül hanemizin önünde
Misafirimiz değil Gönlümüzün Sahibi gibi Gel
Evimizin Sahibi Ol Bir Ömür hiç GiTMe
Seninle gülelim Seninle ağlayalım
Gel Ey Nebi Yeter
Böyle boynu bükük kalmayalım
Leheb'in dikenlerinden ayaklarımız kan revan oldu
Kalbimizi durmadan hançerleyen Cehil'ler var!
Çağlamıyor SENSİZ nehirler yatakları dar
Kalkmaz bu baş kalkmaz bu baş SECDEDEN Sen Gelmeden Ya RESULALLAH
Geceleri Yar Yar Diye ağlayanların var
Gel Gel Ey Nebi
Sensiz her yan gurbet bana
Yok mu Vuslat ümidi?
Sılaya dönüşün ne zaman?
Kalbim kalbimi kaç geçerken dönüşün?
Mecnunlar bile bir kere ölür
Ey Nebi bu benim Sensizlikten kaçıncı ölüşüm?
Gel Ey Nebi Gel Ey Nebi
Gül kokunla sokaklara yeniden Baharlar gelsin
Ey Ümmetim diyerek başla cümlelerini
Asra Saadet yüzlere Tebessüm gelsin
Kimsesiz çocukların yeter beklediği
Ey Kimsesizlerin Kimsesi Nerdesin?
Gözlerimizin pınarları tükenmek üzere artık
Kalbimizden ağlıyoruz bak mendillerimiz al rengi
Bizim de bahtımızda var mı bilmem Sana kavuşan bir Medineli sevinci
O Geliyor diye bir çığlık duyulmadı
Yorgun ufuktaki haberci
Anladım anladım bu alemde hep Sana sürgün kalacağım
Camlar ardından mübarek sakalının bir teliyle avunacağım
Ebubekir'in elinde şimdi ellerin vardır
Hasan ve Hüseyin huzurunda oynuyordur şimdi
Fatıma'nın mübarek başı omuzlarındadır
Ya benim ellerim Ya benim başım Ya benim hayallerim
Ne olur söyle Bana da bir yer var mı?
Gül Yüzünü uzaklardan da olsa görebileceğim
Yoksa orada da mı orada da mı bahtıma hasret yazılı?
Orada mı hayalinle avunacak yaralı gönlüm
Mecnunlar bile bir kere ölür
Ey Nebi bu benim Sensizlikten kaçıncı ölüşüm?
Gel Gel Ey Nebi
Gel Gel Ey Nebi
Gel Yağmurları Da Getir
Gel Baharlar Sende Yürür
Gel Güllerin Elinde Büyür
Gel Gel Ey Nebi
Gel Gel Ey Nebi

SENSİZLİĞİN HİCRANI
Mekke’deyim Efendim. Senden on beş asır sonra. Ümmetinin içinde en günahkârı işte burada. Yürüyorum sensizliğin hicranını yaşayan Mekke sokaklarında. Hira’da bir ümit bulur muyum seni diyorum. Hatıraların var Hira’nın duvarlarında. Hira duruyor, artık sen yoksun Hira’da. Ayak bastığın yerlere ayak basmaktan utanıyorum. Bu edeple yürüyorum Mekke sokaklarında. Her adımı sanki kalbimi bastığım bir adım, lakin ne Asr-ı saadet toprakları bunlar ne bu topraklarda artık ayak izlerin var, ne asrımızda artık saadet var. Mekke’den bir ezan yükseliyor öğle vakti. İçime hicaz bir hüzün çöküyor, ne Bilal-i Habeş’inin sesi bu okuyan, ne Ashabın saf tutmuş yanyana ne de senin kıldıracağın bir namaz var. Bir acı dolaşıyor içimin derinliklerinde. Ashabın derde düşünce çaldığı bir kapı vardı. Efendim ellerim hep havada kalıyor, ne ellerimde derman ne çalınacak bir kapı var.
Her sokağın ismi bir Ashabın ismi gibi hasrete çıkan sokakların sonundalar sanki her biri. Hazreti Hamza da yok, Hz.Ömer de Hz.Ebubekir de. Mus’ab (A.S.) da yok. Ubeyde de. Sokakların başında hangi yöne gideceğini bilmez bir ümmetin var o da ben. Belki ümmetinin en günahkârı işte burada belki de ben.
Bir siyah kaya var gözlerime takılan. Üzerinde Bilal-i Habeşi’inin hala kurumamış azap terleri. Bir de Allah bir Allah bir Allah bir nidalarının izleri. Yasir ailesinin feryatları kulaklarıma gelir gibi hala. Ebu Leheb’in dikenleri hala duruyor Efendim yürüyemiyorum. Ebu Cehil’in cahilliğini hissediyorum sokaklarda. Hani Hz. Hamza’nın bir yetişmişliği vardı ya sana tam Kabenin ortasında. Sen de bize yetiş Efendim, senden uzaklaşmış bir ümmetin var, bekliyor işte âlemin tam ortasında. Açken midenize bağladığınız taşlar acaba hangileri. Alsam ellerime öpsem başıma tac etsem. Seni Bedir dönüşü nerede beklerdi çocuklar. Keşke bilsem en önde ben beklesem. Efendim, keşke uzun bir sefer olsa bu gidişin, Medine’den döner gibi Mekke’ye geri dönsem. Asanla tüm ihtişamlı binaları yıksak. İlk taşını senin koyduğun evlerimizi yeniden yapsak. Bu sensizliğin kâbusunda senin kokunu duyarak uyansak. Asra saadet getirsen yeniden Efendim kulaklarımızda Allahı tebliğini duysak. Bir Medine’li gibi bekliyoruz yolunu. Ensar kavmi nasıl açtıysa sonuna kadar evlerinin kapılarını hem gönüllerimiz hem hanelerimiz sonuna kadar açık yıllardır. Gel evimizin sahibi gönlümüzün sahibi sultanımız ol. Gel Efendim kulakları küpeli gönüllü kölelerin hazır, gel Efendim sahipsiz bırakma şu köleleri, bizim en şefkatli Efendimiz ol.

NE KADAR SEVİYORUZ
Sevdiklerimizin bir yeri incinse ne kadar da üzülürüz. Canımız yanar en derinden çareler düşünürüz. Peki, söyleyin kaçımız Taif’i hatırlayarak üzüldük. Kaçımızın içini hüzün bastı, kalbi sıkıştı kaçımızın, kaçımız kaç damla döktük.
Ümmetim olmadan Cennete girmem diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Ümmetim ya Rabbi başka bir şey istemem diyen Peygamberin. Bizi bu kadar düşünen bir Peygamberi günde kaç kez düşünürüz, acaba bu sevgisine layık mıyız?
Uhud’da mübarek dişinin kırılması kaçımızın hatırında, kaçımızın kalbi kırık kaçımızın gönlü buruk? Mekke’yi fetheden ve şehre girerken başı hayâ ile eğik bir kumandan. Hoşgörüsüyle sevgisiyle gönülleri fetheden bir kumandan. Ya biz hangi gönlü fethedebildik? Hoşgörümüzü en yakınlarımıza bile gösteremedik. Sana anam babam feda olsun diyecek kadar seven bir Ashabı vardı O’nun. Yazık ki biz daha anamızı babamızı sevmesini beceremedik. O’na atılan okların önüne kendini siper eden sevenleri var. Hz. Ali sevdiğine zarar gelmemesi için O’nun döşeğine uzandı. Ya biz nerelerde ne için uyuduk, hangi döşeklerde hangi günahlarla uyandık?
Şan şöhret zenginlik davasından dönmesi için hepsi vaad edilmişti O’na. Bir elime güneşi bir elime ayı koysanız davamdan sapmam demişti. Ya biz davamız ne, kaç kuruşa davalarımızı düşürdük, hangi makama hangi mevkiye yenildik, ne kadar düşündük? Sevgililer günü geliyor haberiniz olsun. Unutursak hediyelerimizi sevgililerimizi küstürürüz, ya sevgililer sevgilisini küstürmek hiç mi korkutmuyor bizi, sorabilir miyim ümmetine bir ömrünü ayıran Peygambere biz ayırdık mı senede bir günümüzü. Ah kimlere ne güller verdik unuttuk sayısını. Cennette mekânı hazır bir Peygamber, Allahın en sevgili kulu, adı Ahmed âlemlere rahmet. Yine de şükrü ne kadar çok, ne kadar çok Rabbine hamdi. Hangimiz Cennetinden emin, hangimiz Cennetliğinden, o zaman hani şükrümüz şarkıları ezberleye müptelayız hepimiz. Sorabilir miyim günde kaç kere anıyoruz Rabbimizi? Namazlarımız neden bu kadar hızlı anlamadım. Cennetle mi müjdelendik, nedir güvencemiz, ya kısacık secdelerimiz namazlarımızda dünyalık düşüncelerimiz, yakınlarımız birer birer ölüyor bakın, hiç mi ibret almıyoruz dünkü sağlar bugün ölülerimiz.

SADIK DOST
Ey adına âlemler yaratılan Efendim. Sizi seven ve sizin hatırınıza âlemleri var eden Rabbim size gelecek herhangi bir zararı da kader nisbetinde vesilelerle engelliyordu. Müşrikler hicret yolunda peşinize düşmüşlerdi sizin. Sizin bıraktığınız izler ancak yüz sürmek içindir, lakin sizi kalbinde hissetmeyen karanlık gönüller kıymetli canınıza kastetmek için takip ediyorlardı. Hz. Ebubekir(R.A.) bu sebepten bir önünüze bir arkanıza sonra sağınıza olmadı solunuza koşuşturuyordu sizin yürürken. Bir mecnun edasıyla sizi size gelecek zararlardan korumaya çalışıyordu. Ne eşini, ne anasını ne babasını ne de kendi canını bu kadar düşünmemişti Ebubekir(R.A.) Öyle bir sevgili bulmuştu ki canı bir çöp tanesi kadar bile arz etmemişti sevgisinin yanında. Sevr mağarasına sizden önce girmek istedi, olur ya içerde size zararı dokunacak bir şey korkusuyla. Çıplak elleriyle taşları toprakları topladı, sonra sizi içeriye buyur etti. İki aşığınız kapıda karşıladı sizi. Örümcek ve güvercin. Misafirlerin en şereflisi gelmişti zira. Yuvasını kurdu güvercin hiç tereddütsüz oturdu yuvasın. Ne kadar vahşi bir varlık gelirse gelsin içerdeki şerefli, konuğun rahatsız olmaması için elinden geleni, yapmaya hazırdı güvercin. Ve örümcek aşkla ördü ağlarını, iplik iplik, Çok özeniyordu ağını örerken. Bugüne kadar rızkı için ördüğü ağlarını öyle güzel bir sebep için örüyordu ki, gözyaşları içine akıyordu sevincinden.
Müşriklere karanlık olan mağara göz perdelerinin indiği yer size mercan olup inci gibi saklıyordu. Yorgun başınızı Hazreti Ebubekir’in dizlerine bıraktınız. Uyanık uykunuza daldınız, Ebubekir’in gözlerindeki pırıltı yüzlerindeki ışık nur yüzünüzden yansıyan nurlu ışık. Hz. Ebubekir’in gönlünde bir korku, dizlerinde uzanan o mübarek başın huzurunu kaçıracak bir şeylerin endişesiydi. Pek küçük bir delikten bir yılan başı belirdi. Belki güvercin koştu o yere, belki örümcek. Ama Hz. Ebubekir’in çıplak ayağı daha önce kapattı o deliği. Gözleri titredi. Rasulün sadık dostunun bir an, ruhu titredi, ama bir zerre titremedi vücudu yılanın sokmasından.
Kendi kendine düşündü ya titreseydi dizleri, ya Efendisi rahatsız olsaydı, sevdalı gözlerinden inci inci yaşlar damladı Hz. Ebubekir’in. Sizin mübarek yüzünüze dokundu bu hicran yaşları. Uyandınız Efendim uykudan, Ne oldu ya Ebubekir buyurdunuz. Ebubekir(R.A.) sizi çok seviyor Efendim. Öyle ki siz uykunuzda rahatsız olmayın diye yılan soksa da ayağını bir zerre titretmedi. Ebubekir(R.A.) sizi çok seviyor Efendim. Şifalı tükürüğünüzle yarasına merhem tebessümünüzle gönlüne ilaç oldunuz Ebubekir’in ve Sevr mağarasında tasavvuf yolunu açtınız Ebubekir(R.A.)’ın gözlerinden âleme.

ANNEM
Beni doğuran annem
bir yangın var içimde anlatamam
yazık ki yanmadan bu yangından da kurtulamam
hizmet desem nar-ı aşk desem kor desem anlar mısın
git deyip kınalı kuzum deyip alnımdan öpüp beni uğurlar mısın
yine mi gurbet deyip düşmesin yüreğime gam
toprak kokulu elinle gül yavrunu okşa son kez
ben gitmesem o gitmese bu dava kime keder anne kime gam
aklın kalmasın bende rabbime emanetim ben
dizlerinin dibi kadar güvenli kucağın kadar sıcak bir yere yolculuğum
cennet anaların ayakları altında değil mi hem
müsade et öpeyim ayaklarının altından başlasın cennete yolculuğum
bir sözüm vardı unutmadım hatırımda
hatırlatıp ta ne olur hatırımı yıkma
evet tahsilim bitince hep kalacaktım yanı başında
lakin sana söz verirken rabbim gelmemişti aklıma
rabbim diyorum anne rabbim
rabbimin aşkı şimdi damarlarımda
alem yanıyor anne alem anlıyor musun
yanarken alem alev alev benim bakmamı mı istiyorsun
gitmem gerek gitmem gerek anne beni anlıyor musun
burada bir çift gözle bekleyeceksin sen beni
binlerce göz bekliyor beni anne binlerce göz beni oralarda
dönmek var dönmemek var ölüm var kalım var
şöyle sıcak kucağınla sıkıca sar bi yavrucuğunu hakkını helal et sütünü helal et
kalmasın aklın buralarda
mübarek dualarınla mübarek eyle yolculuğumu
bu alemde bize gurbet bize hasret
sanma bir benim annesinden ayrı kalmış kınalı kuzu
binlerce evlat var
anasından ayrı başları kınalıyüzleri nurlu
gurbette birbirimizin anasıyız babasıyız yariyiz yareniyiz
bir ilahi aşkın peşinden dört bir yana savrulmuşuz
nazlı bir leylanın ateş-i aşkıyla tutuşmuşuz.
kimimiz keren kimimiz ferhat kimimiz mecnunuz
anne nereye bu gidiş deme sana adres veremem
dönüş ne vakit deme
belki de hiç dönemem
gurbet ellerde ölmek var belki bahtımda mezar taşım bile olmaz belki yerimi belli eden
sen bil,bu sana yavrunun ,ayşenin vasiyeti olsun
eğer ki gurbet ellerde ölürsem
oralarda ölmek son arzumdur
selamı bilal-i habeşi okur, olur ya efendim kıldırır namazımı
bu da bu garibin umududur.
duyarsan anacığım eğerki duyarsan bir gün
mozambikte bir gül açmış duyarsan afganistanda bir gül açmış
duyarsan kutuplarda bile bir gül açmış
bil ki yavrun ayşen ölmüş gül olup sana açmış.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap